İskenderun eski Kaymakamlarından Günhan Sarıkaya ile bir anım

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

 

Önce, 25 Aralık 2010 tarihinde vefat eden Günhan Sarıkaya’yı rahmetle anmak istiyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Günhan Sarıkaya, İskenderun’un 28. Kaymakamıydı ve 10.9.1997 ile 03.5.2002 tarihleri arasında, İskenderun’da Kaymakam olarak görev yaptı.

Kaymakam Günhan Sarıkaya ile anımıza gelirsek. 2000 ya da 2001 yılında yaşadığımız anı şöyle gelişti. O tarihlerde Körfez Gazetesi İmtiyaz Sahibi K.K. idi.

*Polisler her üçünü de yaka paça götürdüler

Bir sabah sabah evde traş olurken ev telefonum 07.45 gibi çaldı. Arayan Körfez Gazetesi’nde çalışan bir arkadaşımdı. Arkadaşım “Doğan abi. Sabah gazete önündeki büfe de, büfe sahibi ile gazete alan bir müşteri arasında bir tartışma çıktı. K abi de onları ayırmaya çalışırken polis geldi ve her üçünü de yaka paça polis minibüsüne bindirdi. İtiş kalkış sırasında K abinin gömleği yırtıldı, cop yedi.  K abi polislere kavgayla bir ilgisinin olmadığını söylemesine rağmen polislere laf dinletemedi. Sert muamele gördü. Polisler her üçünü de Yenişehir Karakolu’na götürdüler. Bilgin olsun” dedi.

*Kaymakamlık lojmanını aradım

Günlerden cumartesi idi. Yüzümdeki tıraş köpüğüyle hemen İskenderun Kaymakamlık Lojmanını aradım. Kaymakam beyin kızı çıktı telefona ve babasının az önce Adana’ya doğru yola çıktığını söyledi. Kaymakam beyin cep telefonunu rica ettim, kızı ricamı kırmayıp cep telefon numarasını verdi. Hemen Kaymakam Günhan beyi aradım. Kaymakam beyle çok fazla bir samimiyetim yoktu. Birkaç etkinlikte buluşmuş, birkaç toplantısına katılmıştım ama belki beni yolda görse tanımazdı. Bu yüzden telefonda kendimi tanıttım ve gazete sahibimizin bir yanlışlık neticesi Yenişehir Karakolu’na alındığını, ne olup bittiğini anlaması adına polisten bilgi almasını ve yanlışlığı önlemesini rica ettim.

G

*”Ben mışmışlarla, muşmuşlarla iş yapmam kardeşim!”

Kaymakam Günhan beye olayı anlatırken de “Polisler, kavga eden iki şahısla birlikte, K beyi de almışlar. Zor kullanmışlar. İtiş kalkış olmuş. K beyin gömleği yırtılmış. Polis minibüsüne zor kullanarak yaka paça bindirilmişler” şeklinde mış, muş’lu cümlelerle hadiseyi aktarmaya çalıştım.

Kaymakam bey beni sakince dinledikten sonra bana hiç beklemediğim bir cevap verdi ve “Kardeşim, Ben mışmışlarla, mışmışlarla, olmuşla, kısaca varsayımla iş yapmam. Ha bire ‘mış mış’ ha bire ‘muş muş’ diyorsunuz. Ben böyle afaki işlerle uğraşmam ”türünden laflar sarf etti. Telefonda ilk anda dondum kaldım. Böylesi bir yaklaşım, benim bir mülki amirden beklemediğim bir yaklaşımdı. Kısa sürede kendimi toparladım ve “Kaymakam bey sizi rahatsız ettim. Özür dilerim efendim. Size iyi yolculuklar” diyerek telefonu kapattım.

*Ekstra köşe…

Hemen İskenderun Lisesi karşısındaki Yenişehir Karakolu’na girdim. Ben karakola girerken gazete sahibimiz K.K. çıkış kapısında belirdi. Karakol Amiri komiser, olanı biteni dinlemiş ve kavga eden iki şahsı nezarete atarken, K.K’yı da özür dileyerek serbest bırakmış. K.K. ile birlikte merkez Akbank Şubesi arkasındaki Armağan Pasajı’ndaki Körfez Gazetesi’ne geldik. (O pasaj yıkıldı. Şimdi Yelkenli Çarşı içine yapılan yeni bir İşhanı oldu)

Ben Kaymakam Sarıkaya’ya çok içerlenmemiştim. Bir köşe yazısıyla onu eleştirmeye karar verdim. Güncel bir konuyla ilgili yazdığım bir köşe yazısını pazartesi günü yayınlanmak üzere daha önce gazeteye vermiştim. Dolayısıyla köşe yerim doluydu. Gazete sahibim K.K.’ya “güncel köşe yazım yine yayınlansın. Hemen karşısına ‘Ekstra Köşe’ diyelim ve ben Kaymakam beyle ilgili bir köşe yazısı yazayım” dedim. K.K. “Bana sen bilirsin” dedi. Hemen geçtim bilgisayarın başına. Kaymakam beyle aramızda geçen diyaloğu ve benim özür dileyerek telefonu kapattığımı ifade ettim.

*” Kafamızın, gözümüzün patlamasını bekleyeceğiz…”

Sonra başladım eleştiri bombardımanına ve “Sayın Kaymakamım. Sizin mışmış’larla, muşmuş’larla, afaki işlerle uğraşmadığınızı öğrenmiş olduk. Bundan böyle her hangi bir hadiseye karışırsak, öncelikle gömleğimizin yırtılmasına, düğmemizin kopmasına, cop yememize  pek aldırmayacağız. Bir gazeteci olarak kafamız, gözümüz patlıyor mu? Kaşımız yarılıyor mu? Belirgin olarak vücudunuzdan kan akıyor mu?  Vücudumuzda çıkık, kırık, ezilme ve morluk var mı? Önce ona bakacağız sonra da sizi rahatsız etmemek adına konuyu önce Hatay Emniyet Müdürüne, sonra Hatay Valisi’ne, daha sonra Emniyet Genel Müdürü’ne, İçişleri Bakanı Müsteşarı’na, İçişleri Bakanına, ardından Başbakan’a, sonrasında Cumhurbaşkanına ve en sonra size duyuracağız. Kısaca başımıza bir iş gelirse en son duyan siz olacaksınız. Lütfen merak etmeyin efendim…” diye yazdım.

*Hemen yazması mı gerekiyordu?

Köşe yazım sonrası Kaymakam Sarıkaya, olayın aslını öğrenmek üzere İskenderun Emniyet Müdürlüğü’ne gelmiş. Olayı komiserden ve emniyet müdüründen dinlemiş. Körfez Gazetesi sahibi K.K.’nın hadise ile uzaktan yakından alakalı olmadığını öğrenmiş. Kısaca benim bir yanlışlığı önlemek için aradığımı anlamış ama yine de bazı ortak dostlara “Ya kardeşim. Ben belki öyle şeyler söylemiş olabilirim ama hemen yazması mı gerekiyordu?” diye sitem etmiş…

*İzinsiz Adana’ya gidişi de deşifre oldu

Köşe yazım sonrası Kaymakam Günhan Sarıkaya bir başka sıkıntı daha yaşadı. Malum mülki amirler görev yaptıkları ilin dışına izinsiz çıkamazlar. Böylesi bir seyahat için Hatay Valisi’nin izni gerekir. Kaymakam Günhan Sarıkaya o cumartesi Adana’ya giderken dönemin valisi sanıyorum Yener Rakıcıoğlu idi ona bilgi vermeden Adana’ya izinsiz gitmiş. Ben köşe yazımda Kaymakamın Adana yolunda olduğunu yazınca, bilmeden onu deşifre etmişim. Özetle Vali Rakıcıoğlu, İskenderun Kaymakamının izinsiz ve kendisine bilgi vermeden Adana’ya gittiğini öğrenmiş oldu ve tabi ki dönemin valisi konuyla ilgili uyarasını Kaymakam beye yaptı…

Evet, merhum Sarıkaya ile böyle bir anı yaşadım. Tekrar Allah rahmet eylesin. Sarıkaya Ailesi’ne de bu vesileyle de buradan selam ve saygılarımı yolluyorum…

 

4 comments on “İskenderun eski Kaymakamlarından Günhan Sarıkaya ile bir anım

  1. Sabah sabah harika bir yazı okumamı sağladığınız için önce teşekkür ederim. Anlattığınız konuya gelince; Bu bir kültür meselesidir. Polisimizin kültürü, eğitimi arttıkça bu tür olaylar azalacaktır.

  2. İnsanların yaşadıkları ortamlar değişik görüntüler sergiler.Ne demiş bilge kişi: “Homo homini lupus” (İnsan insanın kurdudur/canavarıdır.) Bir arı kovanında altmış binden çok arı bulunur ama birbirleri ile kavga etmezler. Barış içinde yaşarlar. UYgarlığın gelişmesine insanların ulusal kimlikleri ile başka ulusal topluluklarla savaşmasına bağlarlar.

Öner Çetinkaya için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.