MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
e-mail:medyatikbakis@hotmail.
Malum sendikanın “Eriyorlar, bitiyorlar, günü geldi gidiyorlar” yazılı reklam afişlerini gören bazı emekçi kardeşlerimiz bu afişlere aldanıp, yalan rüzgârlarıyla hala kandırılıyorlar. Çelik-İş Sendikası, aylardır reklam panolarında belirtildiği gibi hakikaten erimiş, bitmiş ve sözde günü geldiği için gitmişiydi? Bunu anlamak üzere Çelik-İş Sendikası’nın 2015 yılının ilk bilgilendirme toplantısına katıldım. Sendika delegelerinin katıldığı İsa Taş Plaza’daki yemekli toplantıda delegeleri oldukça kararlı gördüm. Yapılan konuşmalardan, atılan sloganlardan, ortaya atılan fikirlerden ve yakın gelecek için yapılan planlardan anladım ki Çelik-İş Sendikası İsdemir’de erimemiş, bitmemiş ve hiçbir yere gitmemişti. İsdemir’den gidecek sendika zaten başından beri belli. Yetki müracaatı yapmayan, yapamayan misafir sendika, doğal olarak eninde sonunda İsdemir’e veda edecek ve İsdemir’den yolcu edilecektir…
*Ortaya bir tarih at, sonra ardına sığın…
Uzatmaları oynayan misafir sendika, “İsdemir’den ne kadar geç gidersek” o kadar iyi olur hesabında. Yarım asırlık Çelik-İş’i, İsdemir’de eritmek ve bitirmek isterken malum sendika, bu yolda başarısız olunca kendisi İsdemir’de bitme ve erime noktasına geldi. Çelik-İş üyesi işçilerin çelik iradesi karşısında misafir sendika sadece hipnozla ve bitmek tükenmek bilmeyen tarihler vermekle durumu idare etmeye kalktı. Şimdi yakın gelecekte İsdemir’den gitmek durumunda kalacak sendika iyi biliyorum ki yine vaziyeti kurtarma anlamında yeni bir tarihin ve takvimin ardına sığınacaktır. Örneğin 2 Şubat 2015 Pazartesi ya da 2 Mart 2015 gibi bir tarihle yine zaman kazanmanın peşinde olacaklardır…
*Delegeler, daha güçlü mücadele sinyali verdiler
Neyse, biz misafir sendikayı bir kenara bırakıp, ev sahibi sendikaya yani bitmeyen, erimeyen, gitmeyen aksine kendine yer edinen Çelik-İş Sendikası’na tekrar bakalım. Çelik-İş Sendikası işçi temsilcileri ya da delegeleri 2015 yılının ilk bilgilendirme toplantısında sendikal mücadeleye kaldıkları yerden eskisinden çok daha güçlü bir şekilde devam edeceklerinin sinyallerini verdiler. Ruh hallerinde elbette burukluk vardı. Bu burukluk gerek misafir sendikadan, gerek dayanışmadaki işçilerden gerekse de kendi sendikalarından olan bazı işçilerin, işverence çeşitli gerekçelerle işten çıkartılmalarına duyulan üzüntüden ileri geliyordu…
*İşçiyi bölüp güçsüz hale getirenler
Bir anda ekonomileri, düzenleri değişecek olan arkadaşlarının durumları onları burmuştu. Böylesi gelişmelere zemin hazırlayan yani işçiyi bölüp, eskisinden güçsüz hale getiren malum sendikayı, söz konusu sendikaya İskenderun’da önder olan ismi ve onun ekibini bu işten birinci derecede sorumlu buluyorlardı. Yani İsdemir’de emekçinin başına çorap ören kişi ve kişilere, güven anlamında hiç güvenleri kalmamıştı…
*Ayarlarla çok oynanırsa, gün gelir ayar tutmaz…
Çelik-İş delegeleri ayrıca kışın sonunun bahar olduğunun farkındalar. Çiçekler yok edilse bile baharın asla yok edilemeyeceğinin bilincindeler. Çelik-İş sendikası delegeleri İsdemir’e yeniden baharı, bahar güneşini getirme kararındalar. Peki, işveren yani İsdemir yönetimi ne durumda? Sanırım onlarda “düzenimizi kuruyoruz. Yakın geleceğe hazırlanıyoruz” şeklindeki bir savunma ve muhtelif gerekçelere dayandırdığı işten çıkarmalara son verecektir. İsdemir yönetimi fabrika ayarlarıyla çok oynarsa biliyor ki bazı birimler, öyle bir an gelir ki ayar tutmaz. Bu nedenle işverenin daha fazla riske girmeyeceğini ve işten çıkarmalarda ayağını gazdan çekeceğini düşünüyorum…
*İşveren, iş kazalarından bir şekilde sorumlu olacağını bilir
İşveren yine biliyor ki İsdemir’e artık huzur lazım. Sendikal mücadelenin çok ötesinde bugün arkadaşlarının belki de yarın kendilerinin işten çıkartılma riski, huzursuzluğu ve korkusu bile başlı başına iş kazaları için davetiyedir ve olası iş kazalarını attırabilecek önde gelen nedenlerdir. İsdemir yönetimi bu manada duyarlı ve sorumlu olacak ve muhtemel felaket senaryolarının (önemli iş kazalarının) sorumlusu olmamak adına inanıyorum ki yeni yılda çok daha hassas olacaktır…
*Erimeyikler, bitmeyikler, gitmeyikler…”
Şu sıkıntılı günlerde biraz tebessüm etmek adına bölge ağzıyla birkaç cümle yazıp, yazımı noktalayacağım. Yalan rüzgârlarıyla beslenen iddiaların aksine, Çelik-İş Sendikası çelik gibi yerinde duruyor. Bunu gören yöre insanı aynen şunu diyor “erimeyikler, bitmeyikler, gitmeyikler…” Diğer bir bölge yaşayanı ise Çelik-İş Sendikası’na üye tüm işçiler için “Bir olup dineldiler, öteki sendikayı yekindirip, bunları buradan atıcılar” (Bilmeyenler için bu cümlenin açılımı: Bir olup ayakta durdular, yıkılmadılar, dik durdular. Malum sendikayı kaldırıp, İsdemir’den gönderecekler…)
*Yolun sonu görünüyor…
Sonuca ve normal yazma tümcelerine gelirsek. Yarım asırlık sendikal hizmeti olan Çelik-İş, görülen o ki hiçbir yere gitmedi, gitmeyecek. Bitmedi, bitmeyecek. Erimedi ve kesin olarak da erimeyecek. Misafir sendika da bu gerçeği “seve seve” kabul edip “Yolun sonu görünüyor” türküsü eşliğinde İsdemir’de veda edecektir. Veda tarihi mi? Nasılsa misafir sendika kandırdığı emekçileri biraz daha oyalamak için bugün, yarın yeni bir tarih ortaya atacaktır. Belki de verecekleri bu tarih, onların İsdemir’den gitme tarihi olacaktır…
Köşe yazılarıma ara ara yorum gönderen sevgili okurlar. Dikkat ederseniz ben köşe yazılarımı adımla, soyadımla yazıyor ve işi hakaret boyutuna getirmeden eleştiri sınırları içinde yazıyorum. Yorum yazan okurlarımda öncelikle yorumlarında hakaret olmamasına dikkat etmeli ve yapacakları yorumların eleştiri çizgisinde kalmasına özen göstermelidir. Diğer bir hususta, ad ve soyad yazma cesareti gösteremeyen hatta takma isimlerle, rumuzlarla yorum yapan okurların varlığıdır. Dobra olan, gerçek adını soyadını hatta TC kimlik numarasıyla telefonunu da yazar. Böylesi yorumları eleştiri sınırları içinde kalmak şartıyla elbette yayınlarım. Aksi halde isimsiz, rumuzlu, hakaret içeren ve bir yerlere saklanarak yapılan yorumları dikkate almam. Sayın okurlarımın bilgilerine saygıyla sunarım…