Yeni Kabine, Tarım Bakanlığı koltuğu ve Milletvekili Karasayar

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

62. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini kurmakla görevlendirilecek isim muhtemelen yakın geleceğin Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakanı bugünün Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu olacak. Ankara’dan,  Ak Parti Genel Merkezi’ndeki bazı siyasilerden aldığım bir istihbarata göre kabinede bazı sürpriz isimler olacak. Şimdi sıkı durun. 62. Hükümette Gıda tarım ve Hayvancılık Bakanlığı için Hatay Milletvekili Orhan Karasayar’da düşünülüyormuş. Bu satırları okuyan bazı okurlarımın ve kimi siyasilerin bu satırlara hemen itiraz ettiğini görür gibiyim. Ben temkinliyim arkadaşlar. “Hayır, kesinlikle olmaz” demiyorum.  Milletvekili Karasayar’ın, Tarım Bakanı olma ihtimaline tam kapalı olan kapıyı, hafifçe açarak, bu şartlarda ve manada açık bir kapı bırakıyorum. Biliyorsunuz, son dönemde siyaset pek çok sürprizi birden barındırabiliyor…

*Mehdi Eker veteriner, Karasayar Ziraat Mühendisi

Bugünün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına yani Mehdi Eker’e baktığımızda onun bir veteriner olduğunu görüyoruz. Bakan Eker veteriner ama hem yüksek lisans yapmış hem de daha önce Tarım bakanlığında bürokrat olarak çalışmış deneyimli biri. Bölgemiz milletvekili Orhan Karasayar’da bildiğiniz üzere Ziraat Mühendisi. Bildiğim kadarıyla Karasayar, zirai ilaç bayiliği yaparak tarımla haşır neşir olmuş. Yani Tarım Bakanlığı’nda çalışmışlığı yok. Ancak bir veteriner Tarım Bakanlığı yapabiliyorsa bir ziraat mühendisi de bizim ülkemizde rahatlıkla Tarım Bakanlığı yapabilir…

Devamı için tıkla

Üstü çizilen okul müdürleri, tezgâhçı gruplar ve Milletvekili Karasayar

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Bilindiği gibi geçen hafta yönetici değerlendirmeleri ile ilgili değerlendirme puanları açıklandı. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün yayınladığı listeden gördüğümüz kadarıyla 75 puan altında kalan isimler açıklanmamış (sanırım gelebilecek tepkiler gözetilmiş) Özellikle İskenderun’da puanların diğer ilçelere göre düşük olduğu dikkat çekmekte… İskenderun gibi eğitime ihtimam gösteren bir ilçe yöneticilerinin puanları bu kadar düşük ise, yani bu kadar düşük puanlı yöneticilerle İskenderun’umuz Türkiye’nin eğitimde sayılı ilçelerinden olmuşsa ortada çelişkili bir o kadar enteresan bir durum var. Demek ki biz diğer ilçelerden yüksek puanlı yöneticileri ithal edersek eğitimde uçarız!…

*Hukuki yollara başvuranlar olabilir

Bir diğer konu ise düşük puan verilen müdürler. Bu müdürlerin birçoğunu tanıyorum. İçlerinde öyle insanlar var ki meslek yaşamı boyunca tek bir uyarı dahi almamış haklarında hiçbir şaibe yok. Veliler, öğrenciler ve öğretmenler tarafından sevilen, mesleğinde uzman ve danışılacak eğitimci olarak görülen çok değerli eğitmenlerimiz var. 24X365 gün Milli Eğitim ve eğitim işleri ile uğraşan insanlarda var. Bu arkadaşlardan kendine güvenenler yasal haklarını muhtemelen hukuki yollardan arayacaklardır. Kendine güvenenler dedim çünkü hakkında soruşturma vs. gibi olanlar kolay kolay yargıya gidemezler gibi görünüyor…

*Organize bir operasyon mu var?

Okul müdürlerine, değerlendirme yapan ilgililerin verdikleri puanlara gelince.  Değerlendirmeyi yapan ilgililer verdikleri veya vermedikleri puanların belgelerini sunabilecekler mi? Sağda solda deniliyor ki baraj altında kalanları siyasiler, cemaat, sendika vs. istedi. Eğer öyleyse ortada çok daha vahim bir durum var.

Devamı için tıkla

İskenderun’da Suriyeli sıkıntısı, tahrikler ve sağduyu

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İlçemiz İskenderun da Cumhuriyet ve Barbaros Mahallesi sınırları içindeki mıntıkada (Mithat Paşa Caddesi devamında) meydana gelen olayların yankıları sürüyor. 19 Ağustos 2014 Salı günü Suriyeli bir gencin  işlettikleri pastacı dükkanında,  10 yaşlarında bir erkek çocuğuna tecavüz girişimi infial yarattı, mahalleli ayaklandı ve Suriyelilere ait iş yerleri taşlandı ve bu iş yerlerine kısmen  zarar verildi.

Bu arada fıslıtı gazetesi hemen devreye girdi. Birin üzerine yüz eklenip, abartılı söylemler, yalanlar ve gerilim arttırıcı söylemler devreye girdi. Kısaca bir deli kuyuya taş atmaya başladı, kırk akıllı bizler de o taşı çıkarmaya ve o yalanların peşinden koşmaya başladık. İlim sustu, cehalet konuşmaya başladı. Cehalet konuştukça da gerilim arttı… Yetmedi sosyal medyada sorumsuz, abartılı, yalan ve yanlış bilgiler paylaşılmaya başlandı. Yine yetmedi sözüm ona gazeteci olan genç bir arkadaşımız, sosyal medyadaki sayfasına 19 Ağustos olayları için “ ölen var “diye yazdı. Bunu yazan halka doğru haber vermekle yükümlü olan gazeteci olursa yani gazeteci bunu yaparsa halk ne yapmaz? Elbette bilgi kirliliği ve gerilim tavan yapar… Bu nedenle İskenderun yaşayanı gibi medya mensupları da konuyla ilgili hassas ve duyarlı olmalıdır…

*Neredesin Seyfi Başkan? Gözlerimiz seni aradı…

Çıkan olaylar sonrası mahalleye gelen İskenderun Emniyet Müdürü Cengiz Başar, İskenderun Kaymakamı H. Hasan Özyiğit halkı sakin olmaya ve sağ duyuya davet emişlerdir. Bir hayli tepkili olan mahalle halkı kısmen bu uyarılara uyarken kimi sakinler ise taşkınlık yapmayı sürdürmüştür. Halkın galeyana geldiği, ayaklanmaya başladığı anlarda mülki amirin ve emniyet müdürünün olay mahallinde bulunmaları yerinde ve isabetli bir durumdur. Bu ikiliye mutlaka İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’de eşlik etmelidir.

Devamı için tıkla

Keriz Tavuğu…

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Yaşanmış olay, şirin ilçemiz İskenderun’da geçmiştir.  Kentin tanıdık bir siması son model otomobiliyle Şehit Pamir Caddesi ‘nden geçerken, Palmiye Eczanesi önünde kaldırımda çocuklarıyla duran iki bayan otomobile el ederler. Bayanlardan biri sarışın, genç ve oldukça gösterişlidir. Bizim centilmen hemen bayanların önünde durur… Genç ve gösterişli olan bayan “Beyefendi, çocuklar çok yoruldu. Bizi evimize kadar götürür müsünüz?”  diye sorunca bizim centilmen “Ne demek? Buyurun hanımefendi” diyerek bayanları ve çocukları otomobiline alır…

Genç ve sarışın olan bayan öne, diğer bayan ve çocuklar ise arkaya otururlar. Otomobil hareket eder. Kısa süren bir sessizlikten sonra bizim sürücü genç bayana nereye gitmek istediklerini sorar. Sarışın bayan “aslında acelemiz yok. Sizin de işiniz yoksa çocuklar biraz hava alsınlar, otomobilinizle sahili şöyle bir turlayalım” der. Kentimizin tanıdık siması bu teklifi memnuniyetle kabul eder. Sahil turu başlar. Otomobilin teybini de açan sürücümüz halinden memnundur…

*Siz güçlü bir erkeksiniz

Bir süre sonra güzel bayan tekrar sessizliği bozar. “Biliyor musunuz beyefendi siz çok yakışıklısınız. Hemen her kadının dikkatini çekecek hatta göz kamaştıracak karar yakışıklısınız…” diye konuşur. Otomobil sürücüsü bu beklenmedik sözlerden sonra bir an şaşırır ve şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra “Teşekkür ederim hanımefendi. Siz de çok narin ve oldukça güzel bir bayansınız. Saçınız da ayrıca çok güzel” diyerek karşı atağa kalkar…

Devamı için tıkla

Çelik-İş, İsdemir ve Hatay Esnafı…

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Çelik-İş Sendikası, İsdemir’de yetki müracaatı için gün sayıyor. 3 Eylül 2014 tarihinde ya da ondan sonraki günlerde Çelik-İş konuyla ilgili yasal müracaatını yapacak.  Yetki yeter sayısına fazlasıyla sahip Çelik-İş Sendikası’nın önünü kesmek üzere, önce malum sendika yaklaşık bir yıl önce bölgeye gelerek bir hamle yapmaya çalıştı. Misafir sendika tam bir yıldır huzursuzluk yaratarak, Çelik-İş Sendikası’ndan adam ayartarak İsdemir’de yetkiden çok yetkisizliğin peşine düştü. İsdemir yönetimi de durdu durdu yetkiye beş kala, akılları sıra yetki barajını yükseltmek adına İsdemir’e 320 yeni işçi aldı. 2013 Temmuz ayında, İsdemir grevi öncesi “yok ki ne vereceğim? Daha bir kuruş bile veremem” diyen yönetim, bugün 320 işçi birden alarak bütçesine yeni bir yük getirmekten çekinmedi. Çünkü hesapta yetkisizlik, yetkisizlik sonrası ise iki, üç aşamada toplu işçi çıkarma planları var. Görünen  köy, görünen İsdemir, birilerinin örtülü paslaşması bu gelişmeleri  işaret ediyor.  Daha önce yazdım. Bir tarafta yetki isteyen Çelik-İş var diğer tarafta yetkisizlik peşinde olan misafir sendika ve İsdemir yönetimi var…

*Çelik-İş, yasal hakkı olan yetki peşinde

Hak-İş Konfederasyonu ve Çelik-İş Sendikası  öyle “eline vur ekmeğini al” cinsinden bir konfedrasyon ve sendika sendika değil. Gerek  Hak-İş gerek se de Çelik-İş üst yönetimi son dönemdeki kimi oyunlardan haberdarlar. Çelik-İş,  İsdemir’deki çelik işçisinin mağduriyetini önlemek, onların işten çıkartılmalarını engellemek adına yasal hakkı olan yetkinin peşinde. Dolayısıyla kanunlar çerçevesinde yetkiyi kovalayacak ve Allah’ın izniyle İsdemir’de yeniden huzuru, iş verimini  tesis edip, misafir sendikayı  da uğurlayarak İsdemir yönetimi ile tek yetkili olarak önümüzdeki dönem TİS görüşmelerine başlayacaktır…

Devamı için tıkla

Kaymakam, kabadayıyı vurunca

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler mezunu Cevdet Uygun, çekirdekten yetişme sıkı bir gazetecidir. Yaklaşık 40 yıl önceki yerel basının oldukça zor şartlarında çile çeken gazetecilerden biri de Cevdet Uygun’dur. Gazeteci Cevdet Uygun’un kaleme aldığı ve ilk baskısı Aralık 2009’da yapılan “Bir de bizden… Bir gazetecinin anıları” adlı kitabında bir birinden ilginç anılar mevcut. Bu anılardan biri de kitabın 23 ve 26. Sayfaları arasında “Bir Kaymakam” başlığıyla yer almış.

*O dönem, Çukurova’nın en tanınmış kabadayısıydı

Gerçekleşen hadise İskenderun’un 18. Kaymakamı Rifat Özpar’la ilgili. Kaymakam Rifat Özpar İskenderun’da 21.10.1977-16.06.1978 tarihlerinde görev yaptığı için vuku bulan olayda doğal olarak bu tarih dilimi içinde cereyan etmiş. Hadise gerçekten ilginç. Dönemin İskenderun Kaymakamı Rifat Özpar, ilçenin, bölgenin, Çukurova’nın ve hatta Akdeniz’in en ünlü kabadayılarından biri olan Ceyhanlı Orhan Yorgancı’yı gözünü kırpmadan silahla vuruyor. Kabadayı hem elinden hem de ayağından yaralanıyor. Olayı haber alan Cevdet Uygun, yaralı kabadayının ağzından olayı dinlemek üzere Özel İbrahim İnal Hastanesi’ne gidiyor. Gazeteci Cevdet uygun hadiseyi kitabında tüm ayrıntılarıyla anlatmış ama ben özetlemek zorundayım. Kabadayı Orhan yorgancı, o dönem Sahil Köşk’ün sahibesi Neşe Hanımla dost hayatı yaşıyor. Neşe Hanım polis tarafından gözaltına alınınca, Orhan Yorgancı buna fena içerleniyor ve kitaba konu olan hadise bundan sonra patlak veriyor.

Devamı için tıkla

İsdemir, Çelik-İş, yetki, yetkisizlik ve genel müdür (2)

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Anladığım kadarıyla İsdemir yönetimi yani işveren işçi sayısını arttırarak yetki yeter sayısının bulunmasını güçleştirmek, daha açık bir ifadeyle yetkisizlik istiyor. Buna malum sendikada  dünden razı. Onların derdi daha önce yazdığım gibi yetki yerine yetkisizlik. Ancak İsdemir yönetimi burada bana göre büyük yanlış yapıyor. Çelik sektörü dar boğaza girdiğinde hatırladığım kadarıyla Çelik-İş’e üye İsdemir işçis,i yüzde 35 oranında daha az maaş alarak büyük fedakârlık yapmış ve işletmenin istikrar ve verimine katkı sağlayarak krizi aşmasını sağlamıştı. Bu vefaya ve güzelliğe karşı bugünün vefasızlığı hiç de hoş bir durum değil. Yarın olası bir yetkisizlikte, İsdemir yönetimi tarafından peyder pey işten çıkartılabilecek işçilere hem yeni işçi almak hem yetkisizlik hem de işten çıkarma anlamında işverenin üç yanlışı, kaba tabirle üç kazığı birden olacaktır. Üç kazık birden yiyen üstelikte hak ve hukuku askıda kalan, arkadaşları kapı dışarı edilmiş işçilerden o vakit İsdemir yönetimi randımanlı bir üretim alamaz. İsdemir Genel Müdürü ve üst düzey yönetim, huzura katkı vermeli ki verdikleri huzur, iş güvencesi ve Çelik-İş’in bileğinin hakkıyla alacağı yetki İsdemir’e yarar sağlasın.

*Bana göre taraflar belli olmuştur

Bugün görünen İsdemir kılavuz istemiyor.  Benim kanaatime göre İsdemir yönetiminin yetkiye beş kala işçi alımı hamlesi, misafir sendikanın ise Çelik-İş Sendikası’ndan son bir yıldır adam ayartarak zayıflatmak istemesi, tarafları net bir biçimde ortaya koyuyor. Bir tarafta yetkisizlik isteyen İsdemir yönetimi ve malum sendika diğer tarafta ise yetki isteyip çelik işçisinin olası mağduriyetlerini, işten atılmalarını önlemeye çalışan Çelik-İş Sendikası var. Tablo bu kadar açıkken yetkisizlik isteyenlerin oyununa gelen bazı işçi kardeşlerim, hatalarını fark ettiklerinde, kendileri için çok geç olacaktır…

Devamı için tıkla

İsdemir, Çelik-İş, yetki, yetkisizlik ve genel müdür (1)

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İsdemir’de, yetkiye çok yakın olan Çelik-İş Sendikası Genel Merkezi, İskenderun Şube yönetimi ve sendikaya  üye işçiler rahat tavırlar sergilerken, malum sendika bir çırpınış lafı tutturmuş gidiyor… Yetmiyor, misafir sendikadaki işçi kardeşlerimiz, İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan  beyin “Ben, evine ekmek götüren hiçbir işçi kardeşimi evden çıkarmam” türünden demecine inandırılmak isteniyor. Allah, İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan beye selamet, sağlık, başarı ve uzun ömürler versin. Benim Sayın Özhan’ın iyi niyetinden kuşkum yok. Ancak biliyorsunuz hiçbir makam sonsuz değildir. Bugünün genel müdürü, yarının emekli genel müdürü olabilir. Ya da benzer atanmışlar, tazminatları ödenmek şartıyla bir anda makamlarını ve yetkilerini kaybedebilirler. Yeni atanacak genel müdürün işçileri işten çıkartıp çıkarmayacağı ise tekrardan düşünülecek bir durumdur. Yani bugün Recep beyin çıkarmayı düşünmediği bir işçiyi, yarın bir başka genel müdür işten çıkartabilir. Bunun garantisi yoktur…

*Elbette “Yok böyle bir şey diyecektir…”

Bir de Allah aşkına şöyle bir düşünün. Tamam, Recep Bey iyi niyetli ve sözlerinin arkasında, kabul. Peki hangi Genel Müdür “Ben işçi çıkartmayacağım” demez ki? Ne bekliyorsunuz yani Recep Bey dahil tüm genel müdürler “Elime, elimize yetkisizlik gibi bir bahane geçerse, bu fırsatı iyi kullanıp belli oranda işçi çıkartacağız. Beğenmediğimiz, yeterince eğitimli bulmadığımız işçileri kapının önüne koyacağız. Ananızdan emdiğiniz sütü, burnunuzdan fitil fitil getireceğiz”  türünden mi konuşacaklar?  Elbette işçinin yüreğine su serpip “yok böyle bir şey” demek durumundadırlar. Hiçbir işveren, hiçbir genel müdür yapacağı işten çıkartmaları, ortada yetkili sendika varken, elinde fırsat ve dayanak yokken, böylesi bir tasarrufu erkenden açıklamaz. Kendini yıpratıp, üretim verimi açısından işletmeyi riske atmaz…

Devamı için tıkla

Ne zaman insan olduğumuzu hatırlayacağız?!…

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Sosyal medyada insan olarak bizleri utandıran kimi video görüntüler paylaşılıyor. Baştan sonra İzlemeye yürek dayanmayan görüntüleri görünce ”insanoğlu, insanlıktan çıkmış” diyebiliyorsunuz. İnsan kasapları olarak anılan ve Ortadoğu da oldukça kötü bir şöhrete sahip olan IŞİD militanları, bir çırpıda onlarca, yüzlerce insanın kafasına sıkabiliyor, parçalanmış beyinler ve kafalar etrafında zafer naraları atabiliyorlar…

*Satırla kafa kesmek

Yine insanlıktan, dinden ve vicdandan nasibini almayan bu insan görümümüzdeki yaratıklar, elleri arkadan bağlı masun insanları ya döner bıçaklarıyla boğazlamakta ya bildiğimiz satırla birkaç satır darbesiyle esir aldıkları kişinin kafasını gövdesinden ayırmaktalar. Örnekleri çoğalmak mümkün ama biliyorum ki bu satırları okurken bile tüyleriniz diken diken ve pek çoğunuzun  içi bir fena oldu… Sözde “Allah, kitap, din iman” diyen bu vahşi katillerin hep Allahsız hem kitapsız hem de imansız oldukları artık kesin olarak bellidir. İki ayaklı bu yarattıkların insan olarak kabul edilmeleri için sanırım dünyaya yeniden insan olarak gelmeleri, insani duygular, vicdan ve merhametle yeniden donatılmaları gerekir…

*Bizim yaratıklar…

Bizleri insan olarak üzen hadiseler sadece Ortadoğu da mı gerçekleşiyor? Elbette hayır. Yanılmıyorsam Bursa’da bir kesimhanede kaydedilen cep telefonu görüntüleri yine bir vahşeti bizlere belgeliyor. Hamile bir inek vinçle kesim için baş aşağı kaldırılıyor. İnek boğazından kesilirken diğer yandan da karnına atılan bir bıçak darbesiyle işkembesi ve bağırsağıyla beraber daha dünyaya gözlerini açmamış buzağı dışarı alınıyor. Buzağı can havliyle yerde böğürürken, insanlıktan nasibini almamış bizim yaratıklar, bu kez kıs kıs gülüp inek ve yavrusunun içler acısından müthiş zevk alıyorlar…

Devamı için tıkla

Emekçiler, Çelik-İş, İsdemir ve acı fatura

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Bu köşe yazımın öncelikle, İsdemir işçilerinin aileleri yani eşleri, çocukları ve aile büyükleri tarafından okunması dileğimdir.  Aile reisi konumundaki çelik işçisinin bilmeyerek ya da bilerek hatalı bir davranış sergilemesi demek ağır ve acı faturayı öncelikle kendisinin ödemesi ardından da faturanın aile bireylerine pay edilmesi demektir. Konuyu biraz açmak istiyorum. Çelik-İş Sendikası’nın yetki için açık ara önde olunduğunu bilmeyen yok. Çelik-İş ekarte edilmeye ve kimi Bizans oyunları döndürülmeye çalışılsa da, yetkiye Çelik-İş Sendikası çok yakın görünüyor. Yetkiyle ilgili olarak rahat olan taraf  Çelik-İş Sendikası’dır.  Diken üstünde olan ise diğer sendikadır… Her şeye rağmen “Yetkisizlik” tehlikesi de emekçi kardeşlerimizin ve aile fertlerinin beyninde olmalıdır.  Yetkisizlik, işçi kardeşlerimizin evlerinde icra şoku yaşamaları, Yetkisizlik,  işverenin, amirin “Yarın işe gelmeyeceksin. İşten çıkartıldın” deme keyfiliğidir…

*Zararı, kandırılmış işçiler ve aileleri görecektir…

Aslında beyin yıkama yöntemi ve diğer bazı taktiklerle Çelik-İş’ten kopartılan emekçi kardeşlerimiz, sadece bir noktadan uyanabilirler. Malum sendika, Türkiye genelinde % 94 oranında sendikasız işyeri varken, buralarda en baştan örgütlenmek yerine, örgütlü yani sendikalı işyerlerinde işçilerin birliğini bozmayı ilke edinmiştir. Bölünmüş işçiyi işveren karşında yetkisizlik anlamında çaresiz bırakmak, işverene hizmet ve destek, işçiye ise kesin olarak ihanettir. İlaveten, işçinin kazanılmış haklarının yok sayılması yine emekçinin işverene peşkeş çekilmesi demektir. Bugün bu ihanet takımının çekirdek kadrosunun tuzu kurudur. Pek çoğunun emekliliği gelmiş, mevcut birikimleri ve malum sendikadan nemalandıkları ile bundan sonraki yaşamlarını garantiye almışlardır. Yetkisizlikte, işten çıkarılma da, işverenin dilediği gibi at oynattığı süreçte, işaret ettiğim işbirlikçiler çok fazla zarar görmeyecektir. Asıl zararı, kandırılmış iyi niyetli işçilerimiz ve aileleri, çok ağır bedeller ödeyerek göreceklerdir…

Devamı için tıkla