Emekçiler, Çelik-İş, İsdemir ve acı fatura

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Bu köşe yazımın öncelikle, İsdemir işçilerinin aileleri yani eşleri, çocukları ve aile büyükleri tarafından okunması dileğimdir.  Aile reisi konumundaki çelik işçisinin bilmeyerek ya da bilerek hatalı bir davranış sergilemesi demek ağır ve acı faturayı öncelikle kendisinin ödemesi ardından da faturanın aile bireylerine pay edilmesi demektir. Konuyu biraz açmak istiyorum. Çelik-İş Sendikası’nın yetki için açık ara önde olunduğunu bilmeyen yok. Çelik-İş ekarte edilmeye ve kimi Bizans oyunları döndürülmeye çalışılsa da, yetkiye Çelik-İş Sendikası çok yakın görünüyor. Yetkiyle ilgili olarak rahat olan taraf  Çelik-İş Sendikası’dır.  Diken üstünde olan ise diğer sendikadır… Her şeye rağmen “Yetkisizlik” tehlikesi de emekçi kardeşlerimizin ve aile fertlerinin beyninde olmalıdır.  Yetkisizlik, işçi kardeşlerimizin evlerinde icra şoku yaşamaları, Yetkisizlik,  işverenin, amirin “Yarın işe gelmeyeceksin. İşten çıkartıldın” deme keyfiliğidir…

*Zararı, kandırılmış işçiler ve aileleri görecektir…

Aslında beyin yıkama yöntemi ve diğer bazı taktiklerle Çelik-İş’ten kopartılan emekçi kardeşlerimiz, sadece bir noktadan uyanabilirler. Malum sendika, Türkiye genelinde % 94 oranında sendikasız işyeri varken, buralarda en baştan örgütlenmek yerine, örgütlü yani sendikalı işyerlerinde işçilerin birliğini bozmayı ilke edinmiştir. Bölünmüş işçiyi işveren karşında yetkisizlik anlamında çaresiz bırakmak, işverene hizmet ve destek, işçiye ise kesin olarak ihanettir. İlaveten, işçinin kazanılmış haklarının yok sayılması yine emekçinin işverene peşkeş çekilmesi demektir. Bugün bu ihanet takımının çekirdek kadrosunun tuzu kurudur. Pek çoğunun emekliliği gelmiş, mevcut birikimleri ve malum sendikadan nemalandıkları ile bundan sonraki yaşamlarını garantiye almışlardır. Yetkisizlikte, işten çıkarılma da, işverenin dilediği gibi at oynattığı süreçte, işaret ettiğim işbirlikçiler çok fazla zarar görmeyecektir. Asıl zararı, kandırılmış iyi niyetli işçilerimiz ve aileleri, çok ağır bedeller ödeyerek göreceklerdir…

*İkinci uyanma sebebi

Gazeteci Adnan Tink arkadaşım, son yazısında  sendikal manada bazı işçi rakamları vermişti. Bu rakamlar üzerinden bir de ben hesap yapayım. Gazeteci Tink’e göre Çelik-İş’in güncel işçi sayısı 2.900 civarındaymış. Malum sendika ise İsdemir’de 1.400 civarında kabul edilmiş. Yine Adnan arkadaşıma göre İsdemir yönetimi son birkaç günde 320 işçi almış. Dolayısıyla “Yetki” sürecinde işveren de bu 320 kişiyle söz sahibi olma konumuna girmiş. Aslında diğer sendikaya kandırılarak geçirilen işçi kardeşlerimiz için işverenin işçi alması da ikinci uyanma sebebi olmalıdır… Olası bir yetkisizlikte işveren yani İsdemir yönetimi önemli sayıda işçi çıkartabilecek sendikasız ve sahipsiz kalan iki sendikadaki işçiler kendilerini kapının önünde bulabileceklerdir. O vakit kandırıldıklarını anlayan işçi kardeşlerimiz malum sendikanın A Takımına ulaşmaya çalışacak ama ulaşamayacaklardır… Sonrası felaketler zinciri, icra, ekonomik dar boğaz, tefeci ve gelecekle ilgili tüm planların ötelenmesi olacaktır…

*Olası yetkisizlikte, işveren ne yapar? İşçi çıkarır…

Tekrar hesaba gelirsek. Diyelim ki İsdemir’de Çelik-İş 2.900, malum sendika 1.400 üyeye sahip.  320 de işverenin yeni işe aldığı kardeşlerimiz var. Toplamı 4.620 eder. Böl ikiye yarısı 2.310 eder. Çelik-İş’in sayısı  kaç 2.900 yani yetki yeter sayısının neredeyse 600 fazlası. Peki diğer sendika ne durumda? Yeter sayının çok çok altında. Adamlar yetkiye değil yetkisizliğe oynuyor. İşte beyni yıkanan ve karşı sendikaya geçen işçi kardeşlerimiz için üçüncü uyanma sebebi… Demek ki yetkisizlik kime yarıyormuş? İşverene… İşveren olası bir yetkisizlikte ne yapar? İşçi çıkarır… Kimi çıkarır? Kendi aldığı 320 işçiyi mi yoksa ilkokul mezunu hatta meslek lisesi mezunu diye beğenmediği işçileri mi? Elbet de beğenmediklerini çıkarır… İsdemir yönetimi artık Teknik Öğretmen Okulu Öğretmenlerini beğenir haldedir. Uyan artık emekçi kardeşim. Ateşle oynama, kendi ellerinle kendi ayak ve ellerini bağlama, yetkiye çok yakın olan Çelik-İş’i destekle, o da seni sahipsiz bırakmayıp, senin hak ve hukukunu korusun, işten atılmanızı önlesin, kazanılmış haklarınızı koruyup üzerine yeni yeni haklar getirsin…

*İsdemir yönetimi yanlışa değil huzura katkı vermelidir

Yeri gelmişken yazmak isterim. OYAK ve İsdemir yönetimi 320 yeni işçiyle İsdemir’i yeni maceralara sürüklemesi telafisi çok ağır sonuçlar doğurur. Bugün İsdemir ve OYAK’ta yetkili olan yetkililerde bir an da yetkisiz durumda kalabilirler. Bugün makam koltuğunda oturanlar yarın evlerindeki boş koltuklara oturabilirler. İşçileri ve sendikaları ilgilendiren yetkisizlik, ardından gelecek işten çıkartmalar, kaos ve kargaşa ortamı, sadece mağdur olacak işçiyle sınırlı kalmaz. Dünya devleri arasında sayılan İsdemir’in de sektörde ivme ve puan kaybetmesi, kuvvetle muhtemel söz konusu olacaktır. Bu nedenle İsdemir yönetimi de şayet fabrikada, sahada, lojmanda ve bölgede huzur bulmak istiyorsa ,yetkiye çok yakın olan Çelik-İş’i göz ardı etmeyip, huzura ve iş barışına katkı sunmalıdır…

*Eli kolu bağlı dibe vurmak

Kıymetli çelik emekçileri.  Yetkisizlik demek, sendikasızlık, sahipsizlik ve işçi hak gasplarının, kayıplarının başlaması demektir. Yetkisizlik,  Disiplin Kurullarının olmaması, iş yerindeki çalışma garantinizin, başınızdaki amirin insafı ve iki dudağı arasında olması demektir. Emek en yüce değer iken, yetkisizlik ise eli kolu bağlı olarak çaresiz bir biçimde dibe vurmaktır… Yetkisizlik aynı zamanda Hasar Tespit Kurularının çalışmadığı, A’dan Z’ye her şeyin işveren lehine olduğu oldukça kötü bir süreçtir.

*Yetkisizlik, tefecilerinin eline düşmek demektir

Çok değerli İsdemir emekçileri, Yetkisizlik tehlikesini sizlere diğer anlatım şekilleriyle de anlatmak isterim.

YETKİSİZLİK, Borçlarınızın ve kredi kartları ödemelerinizin katlanmasıdır…

YETKİSİZLİK, Oğlanın ve kızın düğününü yapamamak, altın alamamak, sünnet, nişan yapamamak, çoluk çocuğun mürüvvetini görememektir…

YETKİSİZLİK, dershaneye giden çocuklarınızın dershane parasını ödeyememek, çocuklarınızın tahsillerinin yarım kalması, yükseköğrenime devam edememesi demektir…

YETKİSİZLİK, konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinin ödenmemesi, evinizin, otomobillerinizin, ellerinizden alınmasıdır…

YETKİSİZLİK, çocuklarınızın akıllı cep telefonlarına, bilgisayarlarına, evlerdeki televizyonlarınıza,  bağınıza ve bahçecinize el konulmasıdır…

YETKİSİZLİK, binilen otomobil ve motosikletleri, yakıt alamamaktan ötürü önce kapı önüne bağlamak, sonra da yok pahasına satmaktır…

YETKİSİZLİK, Umre, Hac ve diğer manevi vazife ve güzelliklerin gerçekleştirilmesinden maddi imkânsızlıklar nedeniyle vazgeçmektir…

YETKİSİZLİK, İşsizlik, moralsizlik, kasvet, hastalık ve hatta çaresiz hastalıklar demektir…

YETKİSİZLİK, evlere daha az ekmek girmesi, bereketsiz aş pişmesi, 5 Kg. pirinç yerine, yarım kilo pirinç, 1 Kilo et yerine 300 gram kıyma, bir tavuk yerine, bir tavuk buduyla yetinmektir…

*Bindiğin dalı kesersen, ağaçtan ilk düşen sen olursun

Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Emekçi kardeşim. Bindiğin dalı kesersen ağaçtan ilk düşen sen olursun. Kırık el ve ayakla kimse sana bakmaz, işveren de karakaşına bakmadan seni bir güzel kapı dışarı eder. Oyuna gelme. Hayali sözlere, dayanağı olmayan vaatlere kanma…  Aklıselim işçi kardeşim. İş ve sendika güvencesi, ekonomik refah, senin ve ailenin geleceği, çocuklarının eğitimi, meslek sahibi olması, mürüvveti, huzur ve mutluluğu senin elindedir.  İyi düşün ve uyan artık kardeşim… Kazasız sağlıklı günler ve haklarınıza hayırlı sonuçlar diliyorum…

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.