MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
e-mail:medyatikbakis@hotmail.
İsdemir’de, yetkiye çok yakın olan Çelik-İş Sendikası Genel Merkezi, İskenderun Şube yönetimi ve sendikaya üye işçiler rahat tavırlar sergilerken, malum sendika bir çırpınış lafı tutturmuş gidiyor… Yetmiyor, misafir sendikadaki işçi kardeşlerimiz, İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan beyin “Ben, evine ekmek götüren hiçbir işçi kardeşimi evden çıkarmam” türünden demecine inandırılmak isteniyor. Allah, İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan beye selamet, sağlık, başarı ve uzun ömürler versin. Benim Sayın Özhan’ın iyi niyetinden kuşkum yok. Ancak biliyorsunuz hiçbir makam sonsuz değildir. Bugünün genel müdürü, yarının emekli genel müdürü olabilir. Ya da benzer atanmışlar, tazminatları ödenmek şartıyla bir anda makamlarını ve yetkilerini kaybedebilirler. Yeni atanacak genel müdürün işçileri işten çıkartıp çıkarmayacağı ise tekrardan düşünülecek bir durumdur. Yani bugün Recep beyin çıkarmayı düşünmediği bir işçiyi, yarın bir başka genel müdür işten çıkartabilir. Bunun garantisi yoktur…
*Elbette “Yok böyle bir şey diyecektir…”
Bir de Allah aşkına şöyle bir düşünün. Tamam, Recep Bey iyi niyetli ve sözlerinin arkasında, kabul. Peki hangi Genel Müdür “Ben işçi çıkartmayacağım” demez ki? Ne bekliyorsunuz yani Recep Bey dahil tüm genel müdürler “Elime, elimize yetkisizlik gibi bir bahane geçerse, bu fırsatı iyi kullanıp belli oranda işçi çıkartacağız. Beğenmediğimiz, yeterince eğitimli bulmadığımız işçileri kapının önüne koyacağız. Ananızdan emdiğiniz sütü, burnunuzdan fitil fitil getireceğiz” türünden mi konuşacaklar? Elbette işçinin yüreğine su serpip “yok böyle bir şey” demek durumundadırlar. Hiçbir işveren, hiçbir genel müdür yapacağı işten çıkartmaları, ortada yetkili sendika varken, elinde fırsat ve dayanak yokken, böylesi bir tasarrufu erkenden açıklamaz. Kendini yıpratıp, üretim verimi açısından işletmeyi riske atmaz…
*OYAK Recep Beye “ Belli oranda işçi çıkar” derse ne olacaktır?
Birde yarın OYAK yönetimi, kazara yetkisizlik olursa “Ey Recep Özhan. Madem yetkisizlik ortamı oluştu o halde az işçiyle çok iş düzenini oluştur ve İsdemir’de belli oranda işçi çıkar” derse Genel Müdür Recep bey bu direktife direnebilir mi? Direnemez… Direnirse, kendisinin İsdemir’le ilişkisinin kesileceğini bilir. Dolayısıyla İsdemir’de işten çıkartmaları istemeye istemeye yapar, diğer yandan da “Ne yapayım kardeşim. Bana kalsa kimseyi işten çıkartmak ve sözümü yemek istemem ama yapacak bir şeyim yok. Sonuçta ben de işimden olmamalıyım. Bana bu talimatı verenler de benim üst düzey yöneticilerim. Onların talimat ve isteklerini yerine getirmeliyim” diye konuşabilir…
*Çelik-İş olası tehlikeyi işaret ediyor, diğeri tozpembe tablo çiziyor
Görüldüğü üzere olası tehlikelere karşı Çelik-İş, işçiyi uyaran ve uyandıran bir tablo çizmekte diğer sendika ise işçiye tozpembe bir tablo çizmektedir. Çelik-İş’in işçinin mağduriyetini önleme gayretine “çırpınış ve telaş” denmekte, felakete adım adım götürülen işçiye ise ”zaferiniz hayırlı olsun” türünden laflar edilmektedir. (Bu nasıl zaferse ?!) Buradan yazıyorum. İşten çıkartılma durumu, mağdur olacak işçiye değil sadece işletmesinden işçi çıkartan ve kasasından daha az işçi maaşı ödeyecek olan işverene zafer olur. Dolayısıyla emekçi kardeşlerimiz, Çelik-İş Sendikası’nın muhtemel tehlikeleri işaret eden ikaz, öneri ve yol gösteren söylemlerine kulak vermelidir. Dinlersin, Allah’ın verdiği beyinle de düşünür, durum analizi yapar, sonra kendin ve ailenin geleceği için en doğru kararı verirsin…
*Çırpınış, göz göre göre felakete sürüklenen emekçileri koruma çırpınışıdır
Elbette ortada bir telaş ve çırpınış vardır. Bu telaş ve çırpınış Çelik-İş Sendikası yetkilileri ve Çelik-İş üyesi işçiler tarafından karşı sendikaya geçip yetkisizliğe yani felakete koşan arkadaşlarını mağduriyetten, zor günlerden, ekonomik sıkıntıdan, hak ve hukuksuzluktan, sahipsizlikten ve işten atılmalarını önleme gayretidir. Yetkisizliği önemsemez görünen karşı sendikanın yöneticileri ile onların dışardan çanak tutucuları yarın işçiler, yokluk, zorluk ve çaresizlik içinde kıvranırken, onlar ortalarda pek görünmeyecek ve anılan arkadaşlara her an ulaşmak pek mümkün olmayacaktır. Özetle işçi kardeşim kaderiyle baş başa kalacaktır…
*”Vereyim de yok arkadaşlar yok…” diyenler, 320 yeni işçi aldı
Birde İsdemir’de yetki müracaatına 5 kala, İsdemir yönetiminin 320 ya da biraz daha fazla işçi alması düşündürücü aynı zamanda çokta etik değildir. Bir yandan geçen yılki 15 temmuz grevindeki işçiye % 6.30’dan fazla veremeyeceğini “Vereyim, vereyim de yok arkadaşlar, yok!” diye açıklayacaksın sonra da bir çırpıda 320 işçi alacaksın. Madem yoktu şimdi alınan bu 320 işçi neyin nesi? Nasıl verilecek bunca işçinin maaşı? Aslında bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Olası bir yetkisizlikte ilk etapta belli bir oranda, daha sonra yine belli bir sayıda işçi çıkartılıp, çelik emekçisi işsiz bırakılacaktır… İşveren elbette yeni işçi alma tasarrufuna sahiptir. Ancak bunun zamanlamasını çok iyi seçmeli, mevcut huzursuzluğa tuz biber ekebilecek yanlışlardan kaçınmalıdır. İsdemir yönetimi böylesi bir işçi alımını yetki belli olduktan sonra yapsaydı bence çok daha doğru bir adım atmış olacaktı…
Bugünlük bu kadar. Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz…
DEVAMI YARIN