MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
e-mail:medyatikbakis@hotmail.
Terör örgütlerinin ülkemizdeki bombalı terör eylemi son bir yıllık dökümü, gerçekten çok üzücü ve düşündürücüdür. İsterseniz can alan bombalı terör saldırılarının dökümüne şöyle bir bakalım;
20 Temmuz 2015 Suruç saldırısı 34 vefat, 100 yaralı
10 Ekim 2015 Ankara patlaması 95 vefat 250 yaralı
12 Ocak 2016 İstanbul Sultanahmet patlaması 13 vefat, 16 yaralı
17 Şubat 2016 Ankara patlaması 28 vefat 61 yaralı
13 Mart 2016 Ankara patlaması 38 vefat, 125 yaralı
19 Mart İstanbul Taksim patlaması 5 vefat, 36 yaralı
27 Nisan 2016 Bursa Patlaması 16 yaralı
1 Mayıs 2016 Gaziantep patlaması 2 vefat 23 yaralı
7 Haziran 2016 İstanbul Vezneciler Patlaması 11 vefat, 36 yaralı
28 Haziran 2016 İstanbul Atatürk Havalimanı patlaması 42 vefat, 238 yaralı.
*Saldırı dökümünde dikkat çeken unsurlar
Görüldüğü üzere sivil, kamu görevlisi ve üniformalı şehit olmak üzere toplamda 268 kişi yaşamını yitirmiş, 901 kişi de hain saldırılarda yaralanmıştır. Saldırı dökümünde dikkat çeken unsur hemen her ay düzenli bir patlamanın gerçekleşmiş olmasıdır. Bazı aylar bu patlamalar ikiye çıkmış, Başkent Ankara’da bile üç kez, İstanbul’da ise son bir yılda tam dört kez bombalı terör saldırısı gerçekleştirilmiştir.
*İşaret, her ay bir bombalı saldırı olacağı yönündedir
Bu vahim tablo öncelikle bize ve güvenlik görevlilerine şunu işaret etmektedir. Temenni etmiyorum ama verilen işaret, her ay bir bombalı saldırının olacağı yönündedir. Bu saldırıların bazen X bir ay içinde ikiye çıkması da kuvvetle muhtemeldir. Her kalleş bombalı ya da bombasız terör saldırıları sonrası hükümet yetkililerinin “Güvenlik zafiyeti yoktur” açıklaması artık ayağı yere basmayan bir iddiadır. Türkiye genelinde güvenlik zafiyeti vardır ki Ocak 2016’dan bu yana her ay bir, 2016 Mart ve Haziran aylarında ise ikişer patlama olmak kaydıyla toplamda 8 saldırı gerçekleştirilmiştir…
Hükümet yetkililerinin güvenlik zafiyeti adına şapkalarını önlerine koyup düşünme ve ona göre tedbir alma zamanları çoktan geçmiştir. Kınama, “devletimiz güçlüdür” söylemlerinden gına gelmiştir. Gün acilen yeniden yapılanma ve yeni bir dizi güvenlik tedbirlerini alma günüdür.
*Emniyet Genel Müdürü, emniyet kökenli olmalıdır
Devlet yönetiminde öylesine terslikler vardır ki işin uzmanı bile olmadan bu konudaki yanlışlığı tespit edebilirsiniz. Örneğin Emniyet Genel Müdürleri oldubitti ağırlıklı olarak emniyet kökenli kamu görevlilerinden seçilir. Oysa günün Emniyet Genel Müdürü Hatay eski Valisi Celalettin Lekesiz’dir. Sayın Lekesiz mülki amirlikten gelmedir yani idareci kökenlidir. Oysa polisin dilinden, teşkilatın içinden gelen biri daha iyi anlar. Dolayısıyla Türk Polis Teşkilatının başındaki genel müdür polis kökenli olursa polisin başarısı her alanda önemli ölçüde artabilir. Sayın Lekesiz de idarecilik alanında yine başka bir ilimizde vali veya diğer üst düzey görevlerde değerlendirilebilir…
*Terör konusunda uzman ülkelerden teknik cihaz yardımı alınmalıdır
Teröre karşı deneyimli ülkeler, örneğin İsrail, ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerle sıkı istişareler gerçekleştirilip, bomba yelekleri, bomba ve uzun namlulu silahları çok önceden tespit eden cihazların ve kameraların sayısı arttırılmalı, kimlik, güvenlik ve trafik yol denetimleri klasik yol üstü denetimler yerine, dinlenme tesisleri ve benzin istasyonlarına kaydırılmalıdır. Harmanlama yöntemiyle, benzin istasyonları ve dinlenme tesislerindeki her tür ani denetimle, pek çok terörist daha işin başında yakalanabilir.
*Mahalle muhtarları ve ev sahipleri
Mahalle muhtarları, ev sahipleri, oto galerileri, araç kiralama firmaları, mahalle sakinleri, semt bakkal ve market sahipleriyle de iş birliği yapılabilir. Kritik noktalara sivil giyimli güvenlik görevlileri yerleştirmek yoluyla önleyici hizmetler geliştirilebilir. Yine eylem yerlerine genellikle ticari taksilerle giden teröristleri taksi de yolcu iken yakalamak, taksi sürücüsü kılığındaki uzman polislerle mümkün olabilir. Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen, İzmir Adnan Menderes, Esenboğa, Antalya, Hatay gibi kritik hava limanlarındaki taksi sürücüsü kılığındaki güvenlik güçleri, teröristleri taksi içinde yakalayabilir. Bunlar en basit önleyici tedbirlerdir. Daha yığınla yöntem geliştirilebilir…
*Ülke istihbaratımız sollanır olmuştur
Terörü önlemek adına yapılan istihbaratlar şu ana kadar yetersiz kalmıştır. Dış ülke istihbaratları son aylarda her defasında ülke istihbaratımızı sollar olmuştur. Bu konudaki yetersizlik hemen her bombalı ya da bombasız terör saldırısında kendini belli etmektedir. O kadar ki teröristlerin eylem yapmadan önce eylem yaptıkları nokta ve çevresinde tekrar tekrar keşif yaptıkları net bir biçimde görülmektedir.
*Benim adamım anlayışından vazgeçilmelidir
İşin özeti, can güvenliği ve terörü önlemek adına devletin üst birimlerinde A’dan Z’ye yeniden bir görevlendirmeye gidilmeli, iş bilen uzman ekipler ve beyinler iş başı yapmalıdır. Ahbap çavuş ilişkisi devam ederse, kritik görevlerdeki makamlar da ‘benim adamım olsun’ anlayışı devam ettirilirse, üzülerek yazıyorum ve kesinlikle temenni etmiyorum ama bombalı terör eylemleri ya da terör saldırıları, ülkemizin doğu, batı, kuzey, güney fark etmez, Türkiye’nin pek çok ilinde, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık 2016 tarihlerinde de sistemli olarak sürdürülecektir. Bunu ben değil teröristlerin saldırı dökümü net bir biçimde söylemekte ve göstermektedir. Hükümet yetkilileri hala adam kayırmaya devam ederlerse, bombalı saldırılar bu kez 2017 aylarına da sarkacaktır. Görünen vahim tablo aynen budur…
*Temmuz ayı bombalı terör takvimi yarın işlemeye başlayacaktır
Hükümet ve devlet yetkilileri tüm noksanlarını görüp, yapıcı eleştirilere kulak verdiği an gerek bölücü terör, gerek IŞİD ve gerekse diğer terör örgütlerinin eylemleri önemli ölçüde önlenebilir. Vakit yoktur ve kalmamıştır. Örneğin yarın 1 Temmuz 2016’dır. Yani Temmuz ayı bombalı eylem takvimi başlamış olacaktır. Lütfen artık bu acı ve vahim tablodan ders alıp, elimizi çabuk tutalım…