Bir cep telefonu anım ve Eczacı Atıf Özkaya

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Öncelikle TEDAŞ ve ENERJİSA’ya bir sistem yollayarak başlamak istiyorum.’ Oldu bitti senden elektrik alamadım TEDAŞ’ Son günlerde sıklıkla kesilen elektrik dolayısıyla sabit bilgisayarım maalesef ağır hasar gördü. Maddi kayıp yanında bir de iş kaybım söz konusu oldu. Bu yüzden seni sevmiyorum TEDAŞ… Ne olur sorunlarını bir an önce aşşşşşş…

Bu arada TEDAŞ’la ilgili çok sayıda eleştiri içeren yazılarım olduğu için internete cep numaram düştü. Elektrikler kesilince beni “Google” den bulup TEDAŞ diye arayanlar var. İnanın İskenderun’un her mahallesinden beni arayıp elektrikler neden kesik diye soranlar  var. Geçenlerde Almanya’dan bir gurbetçi vatandaşımız bie aradı beni. Annesinin evine TEDAŞ hala elektrik sayacı bağlamamış. İlgili bir yere yönlendirdim arkadaşı. Yeri gelmişken kötü haberi vermek isterim. Kimilerine göre İskenderun’un elektrik çilesi 2015 yaz aylarında bitecekmiş. Benim şahsi fikrim ise 2016 bahar aylarıdır. Özetle, elektrik kesintisi anlamında daha çekilecek çok çilemiz var gibi. İnşallah yanılırım…  

*1995 ve 1996 yıllarında cep telefonu çok pahalı

Şimdi gelelim bugünkü konumuza. Yerel gündemi yorumlayan bazı meslektaşlarım hazır varken ben bugün sizlere cep telefonuyla ilgili bir anımı aktarmak isterim. Yıl yanılmıyorsam ya 1995 ya da 1996 Cep telefonları çıkalı iki yıl ancak olmuş ancak hem telefon  cihazı  hem hattı hem de konuşma ücretleri çok pahalı olduğundan cep telefonu herkeste yok. Cep telefonları bugünkü kadar yaygın değil. Sadece yüksek gelir gurubuna dahil olanlar bazı insanlar cep telefonunu kullanabiliyor…

Milli Piyango Şube Müdürlüğü önünden sahildeki kaldırıma doğru yürürken refüje yaklaştığım sırada ayağıma bir şey takıldı. Baktım yerde siyah renkli bir cisim var.  Kaldırdım baktım bu bir cep telefonu. O sıra daha cep telefonunu kullanmayı bilmiyorum. Cep telefonu yere düştüğünden olsa gerek hafif yollu hasar görmüş ve hatta ekranı çatlamıştı. Etrafıma bakıp cep telefonu arayan olup olmadığını gözlemledim. Cep telefonu arayan yoktu…

*Yerel gazetelere ilan verdim

Ofisime geldim. Cep telefonu şarjı bittiğinden olsa gerek çalışmıyordu. Hoş çalışsa da nasıl kullanılır bilmiyordum. Anlayan birkaç arkadaş geldi ve telefonu incelediler. SİM kartı yoluyla sabinin bulanabileceğini söylediler ama işin açığı tam olarak ne yapılacağını bilen yoktu. Ben hemen o yıllarda çalıştığım gazete olan Körfez’e ve diğer bazı yerel gazetelere ‘Cep telefonu bulunmuştur. Kaybedenlerin şu adrese gelmeleri’ şeklinde bir ilan verdim. Ardından gazete ilanlarının yetersiz olacağını düşünerek o yıllarda çok yaygın olan yerel televizyonlarda kayan alt yazıyla duyurular ve  yine İskenderun’un yerel radyolarında anonslar yaptırmaya başladım.

*Aradan 18 yıl geçtiği için net hatırlayamıyorum

Yerel gazete İlanları , yerel televizyon alt yazıları ve radyo anonsları yaklaşık üç dört gün sürdü. Sonra ofisimin kapısı çalındı. Gelen Eczacı Atıf Özkaya ve yanındaki iki beydi.  Atıf  bey  hal hatırdan sonra konuya girdi. Cep telefonu gelen  beylerden birine aitmiş. Beyefendi Kırıkhan’da çiftçi ya da eczacıymış. Aradan 18 yıl geçtiği için o beyefendinin hem ismini hem de mesleğini şimdi tam hatırlayamadığım için mesleğini net yazamıyorum. Neyse ben telefonun sahibine cep telefonun bazı fiziki özelliklerini sordum beyefendi hepsini doğru bildi. Telefonun sahibi olduğuna emin olunca çekmecemde duran telefonu çıkarıp sahibine teslim ettim.

*Gerçekten çok duyarlısınız…

Çay ve kahvelerimizi içerken konuklardan biri “Doğan bey. Telefonu buldunuz ve yerel gazetelere ilan verdiniz. Bu tamam. Ondan sonra neden hem yerel televizyonlara altyazı hem de radyolara anons verdiniz. Gerçekten çok duyarlısınız. Bu kadar çaba, ısrar ve sorumluluk duygusu her insan da kolay kolay bulunmaz. Sizi hem tebrik ediyoruz hem de örnek vatandaşlığınız için teşekkür ediyoruz” dedi. Ben de konuklara içimden geldiği için bunu yaptığımı, mesleğim gereği medyanın içinde olmamdan dolayı gazete ilanı, radyo anonsu ve televizyon altyazısı için bir ücret ödemediğimi, meslektaşlarımın bu işi hatıran binaen yaptıklarını, benim yerime kim olsa benzer şeyler yapabileceklerini ifade ettim.

*Yemek daveti alıyorum

Sonrasında konuklar kendilerini borçlu hissettikleri ni belirterek  beni yemeğe davet ettiler. Teşekkür ederek nazikçe kabul etmedim. Bu kez her Çarşamba günü o yıllarda Tüccarlar Kulübü’nün terasında yenen Rotary’i Kulüpleri’nden birinin öğle yemeğine konuk olarak katılmamı rica ettiler. ”Bir şartla kabul ederim. Bu konu orada gündeme getirilmeyecek. Ben bu işi reklam olsun diye değil vatandaşlık görevim gereği yaptım. Lütfen abartmayalım” şeklinde konuştum. Kabul ettiler.

 İki gün sonra yemeğe gittim. Konukların adları yemekte anons edildi, konuklar üueleri selamladılar, konuşmalar oldu, yemek yendi ve tam dağılma vakti gelmişti ki Sigortacı Heysem Şaban söz alarak “Arkadaşlar. Diğer arkadaşlarım Doğan beye söz vermişler ama ben dayanamayıp size Doğan beyin yaptığı güzelliği anlatacağım” diyerek baştan sona telefonu bulma olayımı ve sonrasını anlattı. Tüm üyeler beni alkışlamaya başladı. Ayağa kalktım ve herkesi selamladım ama biraz da mahcubiyetimden kızardım. Nakletmeye çalıştığım yaklaşık 18 yıl önceki anımın canlı tanıkları Sayın Eczacı Atıf Özkaya, Sayın Heysem Şaban ve isimlerini hatırlamadığım diğer bazı isimlerdir. Bugünlük bu kadar. Sizlerin yaşam elektriğiniz lütfen sürsün.  TEDAŞ’ın da bizden esirgediği normal elektrikte illaki devam etsin. Eder mi? Bilemiyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.