MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
e-mail:medyatikbakis@hotmail.
Cevdet abi, ailesine düşkündü. Çocukları Fulya ve Fuat yanında eşi Edibe’ye büyük önem verirdi. Son yıllarda evlatları işleri gereği Cevdet abinin yanında çok fazla bulanamıyorlardı. Aile tam kadro bir araya geldiğinde, Cevdet abi daha bir mutlu oluyordu. Ofisinde özenle yaptırdığı kimi özel yemekleri piştikten hemen sonra ayırır, bir kaba yerleştirerek, akşam işten yorgun argın gelecek Edibe hanıma götürürdü. Edibe hanımla gün boyu telefonlaşır, eve gidiş saati yaklaştığında ise “Bir şey lazım mı?” diye, Edibe Hanımla son bir iletişim kurardı…
*Dobra dobra yazardı
Kurucusu olduğu Özgür Gazetesi’ne büyük önem verirdi. Çok nadiren gazetenin çıkma günü aksarsa, ona üzülür, gazetesinin düzenli bir şekilde basılıp, dağıtılmasına özen gösterirdi. Dobra dobra, dik ve korkusuz yazıları, gazetesinin adı gibi Özgür’dü. Mevcut iktidara muhalifti. İktidar çoğu zaman Cevdet abinin sert eleştirilerine maruz kalırdı. Bazen haberlerinde ve köşe yazılarında mizahi bir dil kullanıp güldürürken düşündürürdü.
Eleştiri yaparken lafı öyle dolandırmaz direk bindirirdi. Bir konudaki eleştirisini çok net bir cümleyle sonlandırmış ve “Allah belanızı versin” şeklinde yazmıştı. Okuduğumda bu eleştirisine çok gülmüştüm. Telefonla kendisini arayıp “kestirmeden işi bitirmişsin” dedim. O da bana “Ne kendimi yoracağım. Onlar bu cümleyi hak etti, ben de direk” yazdım demişti.
*Özellikle Yerel gazeteleri arşivlerdi
Cevdet abi kendisine ulaşan yerel gazeteleri, siyasi görüşlerine bakmadan okuduktan sonra dikkatle gün gün arşivler, ara ara geriye dönük bazı gazeteleri çıkartıp bazı hatırlatmaları ve örnekleri buradan verirdi. Yaygın gazetelerden de bir, bilemediniz en fazla ikisini arşivlerdi. Bulunmayan, günü geçmiş bir yerel gazete mutlaka kendisinde bulunur ama arşivini bozmamak adına bu gazeteleri kolay kolay dışarıya vermezdi. Tarihi geçmiş X bir gazeteyi ondan almak için uzun süre dil dökmeniz ve rica etmeniz gerekirdi. Buradaki anlayışı, kıllık yapmak değil bir, kendi arşivini bozmamak, iki, yerel gazetecilerin emeğine saygılı olmak yani onların nüshalarını, eserlerini özenle muhafaza etmek amaçlıydı… Çünkü bazı gazete istekleri, merak edilen bir haberi okumak sonrasında gazeteyi çöpe atmayı içeriyordu.
*Gazeteci Mete Akyol’a, Rüzgâr Gazetesi’nin ilk nüshasını yolladı
Gazeteci Cevdet Uygun’un gazeteye ve gazete arşivine saygısının bir örneğini de şöyle yaşadım. Ünlü gazeteci Mete Akyol ağabeyim Cevdet abi gibi Tarsus Amerikan Koleji mezunuydu. Aynı okulda ayrı dönemlerdeki okudukları için benim aracılığımla tanıştılar. İkilinin, 2015 bahar aylarındaki telefon konuşmasına bizzat ben de dahil oldum. Cevdet abi müthiş hafızasını, arşivciliğini ve gazetelere saygısını bir kez daha göstererek, Mete Akyol ve birkaç arkadaşının Tarsus’ta 1953 yılında çıkardıkları “Rüzgâr” adlı gazetenin ilk nüshasını Mete Akyol ağabeye kargo ile ulaştırdı. Şimdi lütfen bir düşünün 1953 yılında çıkan bir gazeteyi dile kolay tam 62 yıl saklamak ve sonra onu sahibine ulaştırmak gerçekten bir emek ve yürek işidir…
*Mete Akyol’da vefalıdır
Mete Akyol ağabey de Cevdet abi kadar bu değerlere saygılı ve vefalı biridir. Mete ağabey, geçen yıl hem Cevdet abiye hem de bana, imzalı, “Bir başkadır benim mesleğim” adlı kitabını gönderdi hem de Yayın Genel Yönetmeliği’ni üstlendiği Başkent Üniversitesi Kültür Yayını “Bütün Dünya” adlı dergiden birkaç nüsha gönderdi. İlaveten Cevdet abinin vefatında hem eşi Edibe hanımı hem de oğlu Fuat’ı arayıp üzüntüsünü ve başsağlığı dileklerini iletti…
*Cevdet abi bana cimri derdi!
Cevdet abi, açık havayı, pikniği ve denizi de severdi. Hava güzelse, güzel bir mevki de mangalın başını bulur hava çok soğuk ve kapalıysa da, bir ocak başın da sohbetini sürdürürdü. Son dönemde dişlerinden sorun yaşadığı için çok sert etleri yemez, daha çok yumuşak etleri tercih ederdi. Benim kendisine getirdiğim lokum, saray helvası, çekme helva ve pişmaniyeleri de dozunda yer, buna rağmen beni cimrilikle suçlardı. Son dönemde getirdiğim Ezine Peyniri, lokum, helva, ıspanaklı köfte ve aşureleri inkâra kalktığı için tüm ikram ve hediyelerimi fotoğrafla kaydederek, an itibarıyla tespit yaparak vermeye başlamıştım! Beni cimrilikle suçlaması çok zoruma gittiği için kibrit kutusu büyüklüğünde her biri 52 gram olan Kastamonu çekme helvasından, tam 4 kutu alıp, kendisine teslim etmiştim. Cevdet abiye, 52×4 eşittir 208 gram çekme helva hediye getirmişim! Siz söyleyin lütfen ben cimri miyim şimdi?! Cevdet abinin şekeri var diye tadımlık kutu getirmiştim. Artı büyük kutu Saray Helvası getirdiğim de oldu. Hala, fotoğraf ve şahitlerle ispat edebilirim!…
*Emel arkadaşımız
Bu arada yeri gelmişken Cevdet abiye uzun yıllar hizmet eden “Dayı” lakaplı dedemizden bahsetmek isterim. Dayı çok uzun yıllar Cevdet abiye hemen her konuda yardımcı oldu. Sağlık problemleri baş gösterince Cevdet abinin yanından ayrılmak zorunda kaldı. Sonrasında Emel arkadaşımız Cevdet abiye önemli ölçüde yardımcı oldu. Emel’in son dönemde kayda değer hizmetleri oldu. Hele İskenderun Belediyesi içinde onun bir “Abone” hikayesi var ki büyüklük ben de kalsın onu yazmayayım!… Özetle Emel arkadaşımız hem Cevdet abi hem de bizler için önemli bir isim ve arkadaş oldu…
*Cevdet abiyi ben kendi penceremden yazdım
Cevdet abinin aile bireyleri ve diğer yakın arkadaşları lütfen beni bağışlasın. Ben kendi penceremden Cevdet abiyi yazdım. Bu derece kültürlü, güngörmüş, geçirmiş bir ismi, şahsiyeti, üstadı, sadece iki bölümlük bir yazıda anlatmak mümkün değil. Cevdet abinin mutlaka çok daha farklı özellikleri ve güzellikleri mevcuttu. Ben kendimce, kalemimce bunları yazdım. İhsan Fatih Mursaloğlu arkadaşımız vefatından hemen sonra Ses Gazetesi’nde Cevdet abi için bir şeyler yazmıştı. Yine eski çalışma arkadaşı memleket çocuğu sanatçı Semai Semir, Cevdet abiyle ilgili anıları facebook’ ta paylaştı. Her ikisinin de ellerine, kalemlerine ve yüreklerine sağlık. Mutlaka Cevdet abi başka yazacaklar da olacaktır. Elbette yazsınlar ve onu anmamıza vesile olsunlar.
Cevdet uygun ağabeyime bir kere daha Allah’tan rahmet diliyorum. Uygun Ailesi’ne ve bireylerine bir kere daha başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun. Işıklar içinde uyusun…
Cevdet Uygun kimdir?
(1951 – 9 Nisan 2016)
1951 İskenderun doğumlu. İlkokulu Mithat Paşa İlkokulu’nda, Ortaokul ve Liseyi Tarsus Amerikan Koleji’nde okudu. Daha sonra Ankara Üniversitesi (A.Ü.) Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1974 yılında mezun oldu. Ancak bazı siyasi nedenlerle ideali olan Dışişleri Bakanlığı’nda çalışma imkânı bulamadı.
Askerlik hizmetinin bir bölümünü Genelkurmay Başkanlığı Protokol Şube Müdürlüğü’nde yaptı ve 1976’da terhis oldu. Daha sonra İskenderun’a döndü ve Özgür Gazetesi’ni kurdu. 12 Eylül döneminde Adana’ya taşınmak ve oradaki yerel gazetelerde çalışmak durumunda kaldı.
2000 yılında tekrar İskenderun’a dönen Cevdet uygun, bir dönem, 24.10.2004 – 14.10.2006 tarihleri arasında, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti (İGC) başkanlığı da yaptı. Bugün İskenderun Gazeteciler Cemiyeti olarak kullanılan binayı yoğun bir gayretle ve beceriyle üyelerine kazandırdı.
Özgür Gazetesi’nin yeniden yayın hayatına kazandıran Cevdet Uygun vefat edene dek gazetenin sahip ve Yazı İşleri Müdürlüğünü sürdürdü.
“Bir gazetecinin anıları- Bir de bizden dinleyin!” adlı kitabın yazarı olan Uygun, son olarak yakın bir tarihte İskenderun Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu tarafından Onursal Başkan olarak kabul edilmişti.
Gazeteci Cevdet Uygun, eğitimci Eda Uygun ile evli olup, iki çocuk babasıdır.
Bitti…