İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan, güven, sağlıklı düşünmek ve OYAK yönetimi

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İsdemir Genel Müdürü Recep Özhan, işletme mezunu ve maliye kökenlidir, kamuda ve özel sektör de de mali işlerden sorumlu olarak yöneticilik yapmıştır. Dolayısıyla Recep Bey mantığındaki yöneticilerde en az personelle en çok işi yapıp, şirketi kazanan yapmak ve bu kazançtan üst düzey yönetici olarak prim almak vardır…

Elbette her yönetici gibi Recep Özhan beyde işletmesini, şirketini koruyacaktır. Ancak bu koruma sadece rakamlarla, işin maddi boyutuyla olmaz. Bir de mevcut yapının, işleyişin manevi yönü söz konusudur. Sevgisiz çocuk sorunlu olur. Susuz çiçek solar. İçine sevgi katılmayan yemek lezzetsiz olur. İçinde huzur olmayan bir işletmede de sağlıklı, verimli ve hayırlı üretimler olmaz. Sevgisiz ortamda takım ruhu, dayanışma, yüksek sorumluluk ve daha fazlasını daha iyisini yapayım mantığı oluşmaz, yer etmez.  Bir işletmede, üretim rekorlarının kaymağını genel müdür, onun birkaç yardımcısı yer, diğerleri de baskı, işten çıkartılma tehditleri, sendikal tercihlere müdahaleler ve zorlamayla çalıştırılırsa, uzun vadede işler yürümez…

Devamı için tıkla

İskenderun Hilton, Zelluh Ailesi ve manevi haz…

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

 

İskenderun’un tanınmış ailelerinden biri olan Zelluh Ailesi, 5 yıldızlı İskenderun Hilton Oteli’ni tam 19 yıl önce yani 1996 yılında düşlemeye başlamışlardı. Aile fertleri, o tarihten bu yana hayallerinden vazgeçmedi. Nihayet İskenderun Hilton Projesi, 2010 yılında ciddi anlamda şekillendi ve belirlenen proje adım adım yaşama geçirildi. İskenderun’un kent merkezindeki ilk ve tek 5 yıldızlı otel özelliğine sahip olacak olan yatırım için hummalı bir çalışma yürütülüyor…

*Zemin etüt çalışmaları uzun soluklu yapıldı

İnşaat sektörünün en sok yenilikleri İskenderun Hilton Oteli’nde titizlikle uygulandı. Zemin Etüt çalışmaları için bir etütle yetinilmedi. Yaklaşık 7 yıl önceki zemin etüdü sonrası zeminde tekrardan daha detaylı ek bir çalışma yapıldı. Alanında uzman, isim yapmış bir Amerikan firmasının çalışmalarından da yararlanıldı. İnşaat işi teknik bir iş. Dolayısıyla çok ince inşaat terimlerine dalıp, siz okurlarımı teknik anlamda bilgilendirmekten ziyade, herkesin anlayacağı bir dilli kullanıp, işin özünü izah etmeye çalışacağım.

Devamı için tıkla

Milletvekili ve belediye başkanı olmak kolay mı?

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Önce, siyasi parti ilçe ve il yöneticiliğini, genel merkez üst düzey yöneticiliğini, milletvekilliğini ve belediye başkanlığını her manada hak etmiş tüm bireyleri ve isimleri tenzih ediyorum. Benim lafım, sözüm ve eleştirim, siyaset sanatını hafife alanlaradır. Siyaseti, milletvekili ve belediye başkanlığını, boyacı küpü misali “batır, çıkar belediye başkanı ya da milletvekili olayım” anlayışında olanlaradır.

Bakıyorsun, genç bir isim, bir kurumda görev almış ama yerinde duramıyor ve çok zıplıyor. Merdivenleri tek tek çıkmamış aksine yürüyen merdivenle çıkmış, buna rağmen ekmeden biçmek, emek vermeden zirveye yerleşmek istiyor. Erken öten horoz misali, çok zıplayınca, zıpır olup, saygınlık kaybediyor, daha zirve nedir bilmeden popo üstü oturmak zorunda kalıyor…

Devamı için tıkla

Belediye Başkanı Seyfi Dingil, yerel hizmet projeleri ve bilgi kirliliği

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil, basından sansürün kaldırılışının 107. Yıldönümü dolayısıyla İskenderun Teras Kafe’de basına bir kahvaltı verdi ve medya mensuplarına jest yaptı. Biz gazeteciler böyle bir jesti Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü beyden beklerken, jest, Başkan Dingil’den geldi… Kahvaltı sonrası söz alan Seyfi Başkan önce yerelde 60-70 gazete yerine tek ama güçlü bir yerel gazetenin ortaklaşa bir biçimde çıkartılmasını önerdi ve böylesi bir oluşuma yerel yönetim olarak destek olabileceklerini ifade etti. Seyfi Başkan sayıları 60’ı aşan yerel gazetelerden sadece kendisinin değil pek çok kurum, kuruluş ve kişinin de rahatsız olduğunu ifade etti.

Devamı için tıkla

Suruç’ta patlayan bomba, IŞİD tehlikesi, kararlılık ve mücadele

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Ülkemizi, Suriye savaşı içine, Ortadoğu bataklığının tam göbeğine çekmek isteyen dış ve iç karanlık güçler yeniden iş başında. Önce Suruç’ta patlayan bombayla 30’u aşkın yurttaşımız öldü, 100’ü aşkın vatandaşımızda yaralandı. Sonra Adıyaman’da Uzman Onbaşı Müsellim Ünal teröristlerce şehit edildi. Onun arından da Ceylanpınar’da iki polisimiz, bölücü örgüt mensuplarınca şehit edildi. Ayrıca iç karışıklık çıkartma amaçlı, İskenderun dâhil, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ses bombaları ya da tahrip gücü kısıtlı bombalar patlatıldı…  (İskenderun’daki patlamanın bomba olmadığı, patlamanın bir gaz sıkışması olduğu sonradan açıklandı.)

Devamı için tıkla

Kavanoz ve Cengiz Han…

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler elinden büyük işler gelmeyenlerdir.”

Eflatun

Zamanın etkin ve verimli bir biçimde kullanılması konusunda zaman zaman kurslar düzenleyen bir uzman işte bu kurslardan birinde, çoğu gözde mesleklerde çalışan öğrencilerine:

“Hadi, küçük bir sınav yapalım.” demiş. Ve masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş:

“Kavanoz doldu mu?” Sınıftaki herkes,

“Evet, doldu.” yanıtını vermiş.

“Aferin” demiş…

“Demek doldu.” demiş hoca. Hemen eğilip bir kap dolusu küçük çakıl taşları çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler. Yeniden sormuş öğrencilerine:

Devamı için tıkla

1963 yılındaki Uçak Kazası, Küçük Boyacı hadisesinin doğrusu ve Mete Akyol

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Geçtiğimiz günlerde, 1963 yılında Ankara semalarında çarpışan iki uçak, hadiseye adı karışan küçük Boyacı çocuğu ve Gazeteci Mete Akyol’u yazmıştım. Önce tarihi kazayı şöyle bir hatırlayalım.

Ulus faciası ya da Middle East Airlines‘in 265 sefer sayılı uçuşu, 1 Şubat 1963 tarihinde Lübnan Havayolu Şirketi Middle East Airlines-Air Liban’a ait Lefkoşa aktarmalı BeyrutAnkara seferini yapmakta olan Vickers Viscount 745 D tipi yolcu uçağının Esenboğa Havaalanı‘na inişe hazırlanırken Türk Hava Kuvvetleri‘ne ait Douglas C-47 tipi nakliye uçağıyla çarpışması sonucu, her iki uçağın da Ulus semtinde bulunan meskûn mahaller üzerindeki farklı noktalara düşmesiyle sonuçlanan havacılık kazasıdır. Kazada yolcu uçağında bulunan 11 yolcu ve 3 mürettebat, askeri uçakta bulunan 3 Türk askerî personeli ve uçakların düştükleri yerlerde bulunan 87 kişi ile beraber toplam 104 kişi hayatını kaybetmiştir.

Devamı için tıkla

OYAK ve İsdemir mağdurları, Necati Özbahadır Paşa ve hasta İsdemir

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İsdemir fabrika sahası dışında çadır kuran OYAK ve İsdemir mağdurları, bugün çadırdaki 94. günlerindeler. Çeşitli sebeplerle işlerine son verilen işçiler, 23 Haziran 2015 Salı günü emek çadırında bir basın açıklaması yaparak, OYAK’ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı emekli Korgeneral Necati Özbahadır ve diğer yönetim kurulu üyelerine seslendiler. İşten çıkartılan işçiler adına konuşan Y.K., İsdemir’de işten atılmalara ve zulme son verilmesi gereğine işaret etti ve işlerine geri dönmek istediklerini belirtti.

kose2

*Yöneticilik yerine sendikacılık yapanlar mı oldu? 

Sözcü Y.K. konuşmasının devamında şu iddialara yer verdi ve “Bizler sendikal tercihleri yüzünden Çelik-İş Sendikası’ndan istifa etmediğimiz için kimimiz sosyal paylaşımlarımız bahane edilerek, kimimiz ‘bugün şekerin çıktı, senin geçmişte şu hastalığın var, senin arkadaşını beğenmedik’ gibi sudan bahanelerle işten atıldık. Coşkun Ulusoy başta olmak üzere Recep Özhan, Burtay Koraltan, Hasan Durgun, İsdemir’de terör estirerek, işten atarız tehditleriyle sendikacılık yapmışlardır. Bunlar İsdemir’in yöneticileri değil âdete sendikacıları olmuşlardır. Teşvike zorlanan arkadaşlarımızın, haksız işten atılmalarının durdurulmasını ve haksız işten atılanların geri alınmasını istiyoruz. Coşkun Ulusoy ve iki yıldır İsdemir’de görülmeyen, sürekli hasta olan ve raporlu haliyle İsdemir’e sadece işçi atmak için gelen Recep Özhan ve İnsan Kaynakları Baş Müdürü Hasan Durgun’a, ramazan gününde haklarımızı helal etmiyor ve zulmün durdurulmasını istiyoruz” diye konuştu.

 *Özbahadır Paşa’ya çağrı…

Mağdur arkadaşları adına konuşan Y.K., sözlerinin devamında ise “ayrıca, OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Necati Özbahadır başta olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerimizden mevcut mağduriyetimizin giderilmesini ve işlerimize geri dönmemiz hususunda ilgi ve yardımlarını bekliyoruz. Evlerimize ekmek götürmenin yolunun çalışmaktan geçtiği bilinmektedir. Sayın Özbahadır Paşamızın çağrımıza kayıtsız kalmayacağına inanıyoruz” dedi.

kose1

*İsdemir’deki huzursuzluk ve karmaşa dikkatle incelenmelidir

Evet, OYAK ve İsdemir mağdurları işçiler, yukarıdaki iddialarla OYAK’ın yeni yönetim kurulu başkanı Özbahadır Paşa’ya seslenip adeta son 20 ayda yaşadıklarını özetleyip, emekli Korgeneral Necati Özbahadır’dan yardım istediler. Korgeneral ya da kısaca general rütbesine erişmiş isimler, mutlaka o makamlara başarılarıyla, becerileriyle ve hakkaniyetleriyle gelmişlerdir. Ben öyle sanıyorum ki Özbahadır Paşa, OYAK ve İsdemir mağdurlarının sesine kulak verecek ve son 20 aydaki İsdemir’deki huzursuzluğun ve karmaşanın sebeplerini araştıracaktır. Bazı İsdemir yöneticileri ile ilave bir ismin, yöneticilik yerine sendikacılık yaptıkları yönündeki iddialara da, kanaatime göre ayrı bir parantez açacak ve bu parantezi de çok daha dikkatle bir şekilde inceleyecektir…

*Askerler arasında kutuplaşma olursa…

İsdemir’de son yıllarda ve özellikle son 20 ayda ciddi bir yatırımın olmaması, huzursuzluğun tavan yapması, iş barışının sekteye uğraması, işçinin iş yerinde ve evinde ailesiyle birlikte huzursuz olması, ‘yarın sabah beni de işimden atarlar mı korkusu’, İsdemir’i bir hayli germiş ve üretim rekorları yerine mevcut üretim yeterli kabul edilmiştir.  20 ay önce alın terleri bir birine karışan işçiler, birlikte yemek yiyip, çay içerlerken, şimdi bir birine selam vermez olmuşlar, ayrı masalarda yemek yiyip, çay içer hale getirilmişlerdir. Sayın Özbahadır paşam çok iyi bilir. Bir orduda eğer askerler arasında gerginlik, küslük ve kutuplaşma olursa o birliklerin cephede başarılı olması asla mümkün değildir…

*Pansuman tedbirlerin ötesinde bir tedaviye ihtiyaç var

Son 20 ayda, İsdemir’e sonradan gelen sendika emek ve alın teri yerine işçilerin beyinlerine ideolojiyi enjekte etmiş, böylece alın teri ve emek yerine ideoloji ön plana geçmiş, işçiler bir birine kırdırılır olmuştur. Daha önce defalarca yazdım. Yönetici ve yöneticinin görevi üretimi sürdürmek ve arttırmak kadar, iş barışını, huzur ve sükûneti de tesis etmektir. Hemen her şeyi ‘Ben yaptım olacak’ mantığıyla yapamazsınız. İşçinin psikolojisini, sendikal tercihlerini mutlaka göz önüne almanız gerekir. Dolayısıyla OYAK’a bağlı İsdemir’de acilen beyaz sayfa ve pansuman tedbirlerin çok ötesinde serumlu, vitaminli, neşterli, iğneli, moral değerli iyileştirmelere ihtiyaç vardır…

*Özbahadır Paşa ve arkadaşlarından umutluyum

Ben kendi adıma Sayın Necati Özbahadır paşamdan ve yeni yönetim kurulundan umutluyum. Sayın Özbahadır, yönetim kurulundaki arkadaşlarıyla beraber mutlaka İsdemir’in dününü, bugününü masaya yatıracak, İsdemir yöneticilerinden muhtemelen ‘toz pembe tablolar içeren brifing alacak’ ancak her şeye rağmen rayından çıkan, yolunda gitmeyen işler için bir dizi karar alıp onları uygulamaya koyacaktır. Yine biliyorum ki İsdemir’de beyaz sayfa açılmaz ise bugünkü mevcut sorunlar katlanarak büyüyecek ve işin içinden çıkılamaz bir hal alabilecektir. Özbahadır Paşa, İsdemir’e eski huzuru, iş barışını ve üretim rekorlarını getirebilir. Hasta İsdemir’i, yoğun bakıma girmeden birkaç düzenlemeyle, doğru teşhis ve tedaviyle yeniden ayağa kaldırıp, dünya çelik şirketleriyle yarışır hale getirebilir…

*İşçi çocuğunun yüz ifadesi

6 Nisan 2015 tarihinde, yine işten çıkartılan işçilerin çadırı önünde çektiğim bir fotoğraf var. İşten çıkartılan işçilerden birinin oğlu “Babamın işini istiyorum” yazılı bir karton tutuyor. Hadi üzeri yazılı kartondan vazgeçelim. Ancak Sayın Özbahadır Paşam ve sayın yönetim kurulu üyeleri, fotoğraftaki çocuğun yüz ifadesine lütfen dikkatle baksınlar. Çocuğun yüz ifadesindeki mutsuzluk ve umutsuzluk sanırım onlara çok şey anlatacaktır…

*Güzelliğe engel olan tüm pürüzler giderilmelidir         

İsdemir, gülen işçi çocuklarının, geleceğe umutla bakan emekçilerin fabrikası olmalıdır. Yine İsdemir, işçilerin bir birine düşman değil kardeş olduğu, huzurun işveren, işçi ve emekçilerin hür iradeleriyle tercih ettiği yetkili sendika eliyle gerçekleştirildiği bir işletme olmalıdır. Birileri İsdemir’de tıkır tıkır işleyen sisteme, sırf kendi menfaatleri için ayar vermeye çalışıp çomak sokmuşsa, çomakçılar, çanakçılar, çömlekçiler ve de gömlekçiler, harap ettikleri kurulu düzenin hesabını vermelidir… İsdemir’de, eskiden olduğu gibi yüzler gülmeli, işinden, aşından endişe eden endişeli yüzler yerini umutlu emekçi yüzlerine bırakmalıdır… Sevgi, saygı, güven ve iş barışı yeniden ayağa kaldırılmalıdır…

Üçayaklı sacın, üç ayağını da yere sağlam bastırma işini, Özbahadır Paşam ve diğer çalışma arkadaşları başarır diye düşünüyorum. Size ve mesai arkadaşlarınıza başarılar paşam… Güzel yüreğinizdeki huzurlu ve üretken İsdemir, bizim de gönlümüzün ilk sırasındadır… Böylesi bir güzelliğe engel olan tüm pürüzler, mümkün olan en kısa sürede giderilmelidir, temizlenmelidir…

 

 

 

Ankara semalarında çarpışan iki uçak, boyacı çocuk ve gazeteci Mete Akyol

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Önce, 1 Şubat 1963 tarihinde Ankara’da, Ulus semti üzerinde havada çarpışan iki uçağın bilgisini özet olarak vereceğim. Ardından Ulus Meydanı önünde boyacılık yapan küçük boyacının çok ilginç hikâyesini siz okurlarıma aktarmaya çalışacağım…

Ulus faciası ya da Middle East Airlines‘in 265 sefer sayılı uçuşu, 1 Şubat 1963 tarihinde Lübnan Havayolu Şirketi Middle East Airlines-Air Liban’a ait Lefkoşa aktarmalı BeyrutAnkara seferini yapmakta olan Vickers Viscount 745 D tipi yolcu uçağının Esenboğa Havaalanı‘na inişe hazırlanırken Türk Hava Kuvvetleri‘ne ait Douglas C-47 tipi nakliye uçağıyla çarpışması sonucu, her iki uçağın da Ulus semtinde bulunan meskûn mahaller üzerindeki farklı noktalara düşmesiyle sonuçlanan havacılık kazasıdır.

Devamı için tıkla

Koalisyon senaryoları

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

Önce 2015 Genel Seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Kesinleşmeyen son verilere göre AKP:258, CHP:132, MHP:80 ve yine HDP:80 milletvekili kazanmış görünüyor. Yüksek Seçim Kurulu kesin sonuçları açıklayana kadar AKP ile HDP arasında iki milletvekili gidip gelecek gibi görünüyor. Evet, ortaya çıkan tablo, kimseyi tek başına iktidar yapmıyor. Mutlaka koalisyon, o da olmadı en kısa süre de erken seçim olasılığı gündeme geliyor. Hemen koalisyon seçeneklerine bakalım.

*Ak Parti azınlık hükümeti

 275 sayısından yani güvenoyundan uzak bir Ak Parti azınlık hükümeti olasılığı zor görülüyor. Ak Parti haricindeki bir partinin desteği olsa bile böylesi bir azınlık hükümeti kesin olarak uzun ömürlü olmaz. Özetle Ak Parti azınlık hükümeti olmaz gibi görünüyor.

Devamı için tıkla