Tehditle anılan İsdemir, hukuk ve huzursuzluk

dogan-suslu-kose

MEDYATİK BAKIŞ

Doğan SÜSLÜ

İletişim:0 532 728 45 53

e-mail:medyatikbakis@hotmail.com

İsdemir’de tam 19 aydır huzur yok. Yanlış duymadınız 19 aydır İsdemir’de huzursuzluk ve kaos hakim. Beş ay sonra tam iki yıl olacak. Çelik sektöründe adı ürettiği demir ve çelikle anılan İsdemir son aylarda sadece karmaşa, huzursuzluk ve belirsizlikle anılmaya başladı. İşveren tarafından çeşitli gerekçelerle işten çıkartılan işçiler yanında, son dönem. “yarın sabah ben de işten çıkartılır mıyım?” korkusu yaşayan işçiler tedirgin, akılları işlerinden ziyade yarın ne olacakları kaygısında. Böylesi dalgın ve düşünceli insanlar Allah göstermesin ama yarın çok ciddi iş kazalarına sebep olabilirler. Temenni edilmeyen kazalarla, işçiler yaşamını yitirir, sakat kalırlarsa kim bu vebalin altından kalkabilir ve kim bunun hesabını verebilir?…

*İşbirliği, açıkça görülüyor

Keşke durum bu kadarla kalsa. Çelik-İş Sendikası İskenderun Şube Başkanı Mehmet Demir’in 23 Mart 2015 tarihli basın toplantısına katıldım. Şube Başkanı Demir’in iddiaları, gerçekten düşündürücü ve vahim. İddialar doğru ise İsdemir’de tehdit ve şantajla işçiler korkutulup Türk Metal Sendikası’na yönlendiriliyor. İşin en üzücü ve ürkütücü yanı ise işverenin Türk Metal Sendikası’ndan yana tavır koyması. İşverenin ve Türk Metal Sendikası’nın açık işbirliği her alanda kendini gösteriyor. İşverenin tarafsızlığı gitmiş taraflı hali ortada.

Örneğin İsdemir sahası içindeki İsdemir Baş temsilciliğinin 2015’in ilk günlerine yerle bir edilmesi hiçte etik ve bir paydaşa karşı dostane bir davranış değildi. Elbette baş temsilciliğin yetkisizlikten dolayı yıkılması gerekiyordu ama bu o derece öncelikli, acil ve Türk Metal Sendikası’nın ekmeğine yağ sürer mahiyette yapılmamalıydı. Böylesi bir işlem bile işbirliğinin, dirsek temasının ve gözdağı vermenin işaretleriydi…

*Şube Başkanı Demir “800’e yakın işçi mağdur edildi…”

Basın toplantısında Şube Başkanı Mehmet Demir özetle şunları ifade etti 

 “İsdemir’de Türk Metal Sendikası ile yapılan mücadelede, Çelik-İş Sendikası gerekli çoğunluğu sağlayan ve 03 Eylül 2014 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına YETKİ başvurusunda bulunan tek sendikadır.  Türk Metal Sendikasının çoğunluğu olmadığı ve yetkiye başvurmadığı halde, OYAK ve İSDEMİR ile işbirliği içinde sendikasız bir süreç yaratarak 800 civarı çalışanın çıkışına ve onların mağdur olmasına sebep olmuştur. Hâlbuki yeterli çoğunluğu elde edemediği halde yetkiye başvurmayan bir sendikaya düşen görev, çalışanların mağdur olmaması adına o iş yerinden çekilmektir.

*İşçiye baskı yapan isimler

Başkan Demir, sözlerinin devamında ise

“Mevlüt YILDIZ, Uğur ÇOLAK, Turgay KOLUŞ, Göktürk YAYLACI, Fatih ORHAN ve Hüseyin BAYAR isimli Vardiya Amirleri OYAK ve İSDEMİR yönetimi adına İşletme sahasında çalışanları ekmeğiyle tehdit ederek ve baskı yaparak, Çelik-İş Sendikasından istifa ettirtip Türk Metal Sendikası’na üye yapıyorlar. Bu tehdit ve baskılar çalışanların örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldırdığı için TCK madde 118’e göre bir suçtur. Bu konuda Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağız” dedi…

*Baskı sürerse, açlık grevi yapılacak

Şube Başkanı Mehmet Demir ayrıca  yine özetle “Hatay bölgemizin hassasiyeti dikkate alındığında, bu tehdit ve baskılara eğer son verilmez ise olabilecek her türlü olayların sorumluluğu OYAK ve İSDEMİR yönetimi ile beraber Türk Metal Sendikası’na ait olacaktır. OYAK ve İSDEMİR yönetimini uyarıyoruz! Bu tehdit ve baskılar son bulmadığı ve  işçi kıyımları devam ettiği takdirde, iş akitleri fesih edilerek mağdur edilen çalışanlar adına 30 Mart 2015 saat 08:00’de tarihinde açlık grevini başlatacağız” şeklinde konuştu.

*Tehdit sürecekse, vay İsdemir’in haline…

İşveren ve Türk Metal Sendikası iddia edildiği üzere tehdit ve şantajla yol almaya kalkacaklarsa vay İsdemir’in haline. O vakit, gücü yeten yetene şantaj ve tehditte başlar, az işten çok iş çıkar. İsdemir’de sadece işçilerin terleri bir birine karışmalıdır.  Bu derece açık haksızlık, kıyım ve baskı devam ederse, buradan yazıyorum, yarın işçilerin kanları bir birine karışabilir… Üç, beş aklı evvelin kendince kurduğu ve sürdürmeye çalıştığı tezgâh böyle yürümez ve evine ekmek götürmeye kalkan yiğit çelik işçisine sökmez ve sökmeyecektir.  İşçi, gereken hallerde çalışma hayatı anlamında her gün ölmektense bir gün ölmeyi tercih eder. En önemlisi de tehdidi yaşam biçimi yapanlar, bunu her alana ve zamana yayarlar. Örneğin bugün işiyle tehdit edilen işçi, yarın tazminatıyla, fazla mesaisiyle ve diğer akla gelmedik konularla tehdit edilir ve bu dipsiz kuyu gibi sürer gider…

*İsdemir kimsenin çiftliği olamaz

İsdemir, hiçbir sendikanın hele hele misafir sendikanın beraberinde de işverenin çiftliği olamaz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse, mahkeme sürecini beklemek herkes için en doğrusudur. Bugün İsdemir ve OYAK yönetimi doğru işler yaptığını düşünebilir. Ancak yarın peş peşe işçi hareketleri, olası açlık grevinden dolayı can kayıpları, intihar vakaları yaşanırsa, büyük patronlar önce suçlu arar, ardından da birilerini suçlu ilan edip, yolarına devam etmek isterler. Hal böyle olunca da önce maşalar, sonra maşayı tutanlar, çok ciddi anlamda pozisyon ve itibar kaybedebilirler. Hiç kimse “bana bir şey olmaz” rahatlığı taşımasın. Aksine büyük endişe taşısın. Hem her türlü ayak oyunun içinde olacaksın hem de “ben değil o ve onlar yaptı”  diyeceksin. Yemezler ve kendinizi asla kurtarmazsınız…

 *Koşsa koşsa felakete koşar…

İsdemir dağ başı değildir. İsdemir, keyfi tutumların sürdürüleceği ve tatmin yaşama alanı da değildir. Zorla Çelik-İş Sendikası’ndan iş kaygısıyla istifa ettirilenlerin hüngür hüngür ağladıklarını bilenlerdenim. Rahatlık kimseye batmasın. Ağlayanlar, son ağlayanlarla kalsın. Aksi halde herkes ağlamaya başlarsa, çok kişinin anası yaptıkları saçma sapan hukuksuzluklar ve usulsüzlükler nedeniyle ağlar…  Mahkeme süreci henüz bitmemiştir. Bunu hereksin beklemesi zorunludur. İş birlikleriyle, zorlamayla, örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanmasıyla hiç kimse üretim rekorlarına koşamaz, dünya çelik devleriyle yarışamaz. İsdemir koşsa koşsa felakete koşar ve ülke gündeminin başına oturur…

*Kendinizi alın terinin önüne koymayın

İsdemir’i bu derece sahipsiz sanmayın, kendinizi emek ve alın terinin önüne koymayın. Emeğe ve sendikal tercihe saygılı olun. Zorbalık ve efeleğin olduğu yerlerden kin, nefret ve korku imparatorlukları üretilir. Oysa İsdemir’e, İsdemir işçisine, içine sevgi katılmış çelik ve demir üretimleri lazım. Huzur lazım, istikrar lazım. İşverenin ve işveren adına hareket eden her bir üst düzey yöneticinin ve sıralı yetkililerin görevi, aynı zamanda huzuru tesis etmektir. Ateşe körükle gidilmez ve bunda ısrar olmaz. Mahkeme sürecini bekleyin beyler ve daha fazla bu işi zorlamayın. Aksi halde bu işin altında kalırsınız ve sizi, sizleri o vakit kimse kurtaramaz…

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.